Miras Yoluyla Limited Şirket Esas Sermaye Payının Mirasçılara Geçişi

Table of Contents

  1. Genel Olarak Miras Yoluyla Limited Şirket Esas Sermaye Payının Geçişi

Bu çalışmamızda ülkemizde en yaygın şirket türlerinden biri olan limited şirket ortağının vefatı halinde esas sermaye paylarının akıbetinin ne olacağı üzerinde durulacaktır.

Türk Ticaret Kanunu’nun (“TK”) 596 hükmü, esas sermaye paylarının miras, miras paylaşımı, eşler arasındaki mal rejimi hükümleri veya cebri icra gereği iktisap edilmeleri halini düzenlemektedir. Bu hallerden biriyle esas sermaye payının geçmesi durumunda, tüm haklar ve borçlar, genel kurulun onayına gerek olmaksızın, esas sermaye payını iktisap eden kişiye geçer.

TK m. 596, bu hükmün mehazı olan İsviçre Borçlar Kanunu/ OR Art. m.788’den farklı şekilde düzenlenmiştir. OR Art. 788/1’e göre esas sermaye payının kanunen geçtiği hallerde, iktisap edilen esas sermaye payına bağlı tüm haklar ve borçlar genel kurul kararına gerek olmaksızın intikal eder; OR Art. 788/2’ye göre ise, devralanın oy hakkı ve buna bağlı hakları iktisap edebilmesi için genel kurulun iktisap eden kişiyi ortak olarak kabul etmesi gerekir. Genel kurul tarafından bu onay verilmediği sürece, oy hakkı ve buna bağlı haklar geçmez; dolayısıyla, payı iktisap eden kişi onay verilene kadar genel kurul toplantılarına katılamaz. Ancak bu düzenleme TK m. 596’ya olduğu haliyle alınmadığından, bu durum bazı sorunlara sebebiyet vermektedir. Nitekim, bu husus öğretide de eleştiri konusu yapılmıştır.

TK m. 596/1’de düzenlenen hallerde şirket, iktisabı öğrenmesinden itibaren üç ay içinde esas sermaye payının geçtiği kişiyi onaylamayı reddedebilir. Benzer bir ifadeyle söz konusu hakların iktisabı şirketin onayına bağlıdır. Şirket bu onayı vermediği takdirde söz konusu haklara sahip olunduğundan söz edilemez.

  1. Şirketin Payın Geçtiği Kişiyi Reddetmesi

Bu bağlamda, limited şirket esas sermaye paylarının mirasla geçmesi halinde, şirket, payların geçtiği kişiyi onaylamayabilir. TK m. 596/2’nin gerekçesinde, şirketin arzu etmediği mirasçıyı kabul etmeme hak ve yetkisine şu şekilde yer verilmiştir:

“Payı, yukarıdaki üç halden biri ile kazanan kişi, şirket yönünden uygun olmayabilir. İkinci fıkra, bu sebeple, şirkete, payı kazanan kişiyi reddetmek yetkisini tanımıştır. Böylece menfaatler dengesi kurulmuştur. Red, tek başına yapılamaz; başka bir deyişle, şirket sadece payı edinen kişiyi reddederek süreci sona erdiremez. Şirketin söz konusu kişiyi reddedebilmesi, yani ortak olarak kabul etmediğini bildirebilmesi için, ona payı gerçek değerinden almayı önermesi ve alacak kişiyi de göstermesi gerekir. Şirket kendisi alabileceği gibi ortağını veya üçüncü kişiyi de önerebilir. Bu hükümle, şirketin red yetkisini kullanıp payı eski ortağı bakımından iktisaden değersiz bir konuma getirmesine engel olunmuştur. Hüküm nesnel adaleti sağlamakta ve paya ekonomik değer kazandırmaktadır.”

Şirketin bu durumda, üç ay içinde payın geçtiği mirasçıyı reddetme hakkı vardır. Şirketin bu hakkını kullanabilmesi için payları kendi veya ortağı ya da kendisi tarafından gösterilen üçüncü bir kişi hesabına, gerçek değeri üzerinden devralmayı önermesi gerekir (TK m. 596/2). Şirket, kendisine tanınan yasal ön alım hakkı gereği kendisi, ortakları veya üçüncü bir kişi hesabına tek yanlı bir kurucu yenilik doğuran hakkı kullanır [Ersin Çamoğlu (Ünal Tekinalp, Reha Poroy ), Ortaklıklar Hukuku, Cilt II, 14. Bası, İstanbul, 2019, s. 432].

TK m. 596/4’e göre “Şirket, üç ay içinde esas sermaye payının geçişini açıkça ve yazılı olarak reddetmemişse onayını vermiş sayılır.” Açıkça ve yazılı yapılmayan ret işlemi geçerli değildir. Yine şirketin ret kararının payı iktisap eden kişiye ulaştırılması gerekir. Alınan ret kararı payı iktisap eden kişiye ulaştırılmazsa ve bu süre zarfında üç aylık süre geçerse, bu durumda bu kişinin şirket ortağı haline geldiğinin kabulü gerekir. Ancak bu durumda bile, şirketin bu kişiye ulaşabilecek imkanlarının olması gerekir.

Ret kararına hangi organının yetkili olduğuna kanunda yer verilmemiştir. Müdürler kurulunun ret kararını almaya yetkili olduğu ileri sürebilir. Ancak bizim de katıldığımız görüşe göre, ret kararının genel kurul tarafından verilmesidir. Ret kararının olağan yetersayılarla alınması gerekir.

  1. Üç Aylık Sürenin Başlangıcı

Şirketin, payları iktisap eden kişiyi ortak olarak kabul etmek istemiyorsa, intikali öğrenmesinden itibaren üç ay içinde bu hususta karar alması gerekir. Üç aylık sürenin hak düşürücü süre olduğu kabul edilmektedir. Dolayısıyla bu sürenin geçmesinden sonra alınan kararın hukuka uygunluğundan bahis yapılamaz.

TK m. 596/2 açısından şirketin intikali öğrenmesi anının ortaya konulması gerekir. Bu hüküm kapsamında, şirket, iktisabı öğrenilmesinden itibaren üç ay içinde payın geçişini reddetme hakkına sahiptir. Üç aylık sürenin başlangıcı olarak, şirketin öğrenmesi esas alınmıştır. Buradaki öğrenme açısından, mirasçılar tarafından şirkete yapılan resmi başvurunun esas alınmasıdır.

Üç aylık süre, şirketin intikali resmen öğrenmesinden veya öğretide vurgulandığı üzere mirasçıların hak sahipliğini kanıtlayan belgelerle (veraset ilamı, vasiyetname veya benzer bir belgeyle) şirkete başvurmasıyla birlikte başlar [Çamoğlu (Tekinalp/ Poroy), No.1673b, s. 433].

Belirtmek gerekir ki, şirketin haricen öğrenmesi hali hariç olmak üzere, mirasçılar tarafından resmi bir başvuru olmadığı sürece, şirketin vefat eden ortağının mirasçılıktan kaynaklanan haklarının üzerinde nasıl tasarruf ettiğini bilemeyeceğinden, mirasçılar tarafından bir başvuru yapılmadığı sürece, şirket tarafından bu konuda bir işlem tesis etmesi mümkün olamayabilir Zira, vefat eden ortak, paylarını miras hukuku çerçevesinde saklı paylı mirasçılar dışında (eş, çocuk) kişilere (örneğin, kardeşine veya yeğenine) hak tanımış olabilir; veya mevcut mirasçılar arasında paylarını farklı şekilde paylaştırmış olabilir yahut mirasçılarını mirastan dahi reddetmiş olabilir. Bu hususlar özelinde vefat edenin mirasçılık hukukunda dair tasarruflarını bilemeyeceğinden, mirasçılar tarafından haklarını ispatına yarayan belgelerle (mirasçılık belgesi, vasiyetname vb. belgeler) şirkete başvuru yapılmadığı sürece, söz konusu üç aylık sürenin başlamaması gerektiği düşünülmektedir. Zira TK m. 596/4’ün ” Şirket, iktisabın öğrenilmesinden…” ibaresi, bunu doğrulamaktadır.

Bu yüzden şirketin iktisabı öğrenmesinin her somut olay özelinde değerlendirilmesi gerekir. Nitekim İzmir Bölge Adliye Mahkemesi bir uyuşmazlıkta, iki ortaklı bir limited şirkette ortaklardan birinin vefatı halinde davalı diğer ortağın vefatı bilmesi nedeniyle, vefat tarihinden itibaren üç ay geçtikten sonra mirasçıların ortaklığa kabul edilmemesine yönelik alınan genel kurul kararının geçersiz olduğuna karar vermiştir. (Bkz: İzmir BAM, 11. HD., E. 2019/356 K. 2021/1452 T. 2.12.2021, https://www.lexpera.com.tr/, E.T. 07.05.2023.)

Şirketin iktisabı öğrendiği üç ay içerisinde ret hakkını kullanmazsa, payın geçişine onay verilmiş sayılır (TK m. 596/4). Bu sürenin geçmesi ile birlikte, payı iktisap eden kişi kendiliğinden şirketin ortağı olur (Bkz: Yargıtay 11. HD., E. 2015/10379 K. 2016/5220 T. 9.5.2016, https://www.lexpera.com.tr/, E.T. 07.05.2023.).

Diğer yandan şirket ret hakkından vazgeçerek, üç ayı beklemeksizin, payı iktisap eden kişiyi ortak olarak kabul edebilir. Bu durumda, üç ayı geçmeden payı iktisap eden kişi şirketin ortağı haline gelir.

  1. Payı İktisap Eden Kişinin Kendisinin Ortaklığa Kabulüne/Reddine İlişkin Kararın Alındığı Genel Kurul Toplantısına Katılıp Katılamayacağı

Öğretide, TK m. 596/2’deki üç aylık süre zarfında, sermaye payının intikalinin askıda olduğu ifade edilmektedir ([Çamoğlu (Tekinalp/ Poroy),  No.1673a, s. 432]. Hakan Çebi, Şirketler Hukuku Şerhi, Cilt-3, Editör: Kemal Şenocak, 2023, s. 4297). Nitekim, TK m. 596/3’ün genel gerekçesinde bu husus şu şekilde vurgulanmıştır:

“Birinci fıkraya göre, paylar ve paylara bağlı haklar ipso iure payları kanunen kazanan kişiye geçtiği için üçüncü fıkra kaleme alınmıştır. Üçüncü fıkra geçişin askıda olduğunu da göstermektedir.”

Yine öğretide, olması gereken uygulama bakımından, miras yoluyla iktisap edilen payların genel kurul tarafından reddine/onayına kadar geçecek süre için bu paylara ilişkin oy haklarının donmuş olması gerektiği ifade edilmiştir (Pulaşlı, Hasan; Şirketler Hukuku Şerhi, Cilt II, 2. Baskı, Ankara 2014, s. 2234-2235). Bu hususla ilgili Pulaşlı’nın şu değerlendirmesine yer vermekte fayda görmekteyiz:

“…Hemen belirtelim, TTK m. 596/1 hükmüne rağmen, (X)-miras yoluyla payı iktisap eden kişi- kendisiyle ilgili olduğu için, bu ortaklara genel kuruluna katılamaz ve oy kullanamaz. Savunduğumuz bu görüşe, TTK m. 619 hükmünde sayılan “oy hakkından yoksunluk” hallerin sınırlı olarak sayıldığını ve payın 596 hükmünde sayılan üç halin oy hakkından yoksunluğa girmediği yolundaki karşı düşünce de, geçerli olamaz. Çünkü, yasanın 596. Maddede aradığı ortaklar genel kurul onayı, payı 596/1’de anılan üç halden biriyle devralan kişinin yokluğunda diğer ortaklar tarafından şirketin menfaatlerine uygun düşüp düşmediğinin değerlendirilmesi sonucunda karar verilmesine ilişkindir. Dolayısıyla bu kararın sağlıklı ve objektif olabilmesi için, iktisap edenin bu toplantıya katılmaması ve oy kullanmaması gerekir. Aksi takdirde yasada anılan üç hal ile geçen esas sermaye payının oranı %50’nin üzerinde olması halinde, iktisabın onaya ilişkin ortaklar genel kuruluna katılıp oy kullanabilecekse, ret artık mümkün olamaz. Bu nedenle yasanın aradığı “onay” da “fiilen” kaldırılmış olur. Bu ise, yasanın amacıyla bağdaşmaz.” (Pulaşlı, s. 2235)

Dolayısıyla, TK m. 596 gereği payı iktisap eden kişinin ortaklığa kabulüne/reddine ilişkin genel kurul kararına ilişkin oy hakkının olmadığı düşünülmektedir.

  1. Ret Kararının Geriye Etkili Olması

TK m. 696/3 gereği ortaklığın reddi kararı geriye etkilidir. Bu hususla ilgili TK m. 596/3’e göre “Red kararı, devrin gerçekleştiği günden itibaren geçerli olmak üzere geriye etkilidir. Red, bu konudaki kararın verilmesine kadar geçen süre içinde alınan genel kurul kararlarının geçerliliğini etkilemez” Buna uygun olarak, payı iktisap eden kişinin ortaklığa kabul edilmemesine ilişkin genel kurul kararı geriye etkili olarak hüküm ifade eder.

  1. Payın Gerçek Değerinin Belirlenmesi

Şirketin payı iktisap eden kişiyi ortak olarak kabul etmemesi halinde, payın gerçek değeri üzerinden devralmayı önermesi gerekir (TK m. 596/2). Bu durumda payın gerçek değerinin belirlenmesi önem arz etmektedir. Bu husus TK m. 597’de düzenlenmiştir. Buna göre kanunda veya şirket sözleşmesinde esas sermaye payının bedeli olarak gerçek değerin öngörüldüğü durumlarda, taraflar anlaşamamışlarsa bu değer, taraflardan birinin istemi üzerine (şirket veya payı iktisap eden kişi), şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesince belirlenir. Mahkeme tarafından, payın karar tarihine en yakın tarihteki değeri esas alınır. Bunun için yapılan giderler, taraflar arasında paylaştırılır. Payın değerine ilişkin mahkeme kararı kesindir.

Sıkça Sorulan Sorular (SSS)

Türk Ticaret Kanunu (TK) 596’ya göre, limited şirket esas sermaye payları miras yoluyla genel kurulun onayına gerek olmaksızın mirasçılara geçer. Mirasçı, payın devralınmasıyla birlikte tüm hak ve yükümlülüklere sahip olur.

Hayır. TK m. 596/2’ye göre, şirket, mirasçıyı ortak olarak kabul etmeyebilir. Ancak bu durumda şirket, payları gerçek değeri üzerinden kendisi veya bir ortak ya da üçüncü kişi adına devralmayı önermelidir. Şirket, mirasçıya bu öneriyi yaparak reddetme hakkını kullanabilir.

Şirket, mirasçıları kabul etmezse, payı gerçek değeri üzerinden devralacak bir kişiyi göstermelidir. Eğer bu gerçekleşmezse, mirasçılar ortak olarak kabul edilmiş sayılır. Şirket üç ay içinde reddetmezse, otomatik olarak mirasçının ortaklık statüsü onaylanmış olur.

Şirket, mirasçıları ortak olarak kabul etmek istemiyorsa, iktisabın öğrenilmesinden itibaren üç ay içinde bu hususta karar almalı ve mirasçıyı yazılı olarak bilgilendirmelidir. Üç aylık süre, mirasçıların hak sahibi olduğunu ispatlayan belgelerin şirkete sunulmasıyla başlar.

TK m. 596/3’e göre, ret kararı geriye dönük olarak geçerli olur. Yani, mirasçının devraldığı günden itibaren geçerli sayılır. Ancak, red kararının verildiği tarihe kadar yapılan genel kurul kararları bu durumu etkilemez.

Payın gerçek değeri, tarafların anlaşamaması durumunda, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesi tarafından belirlenir. Mahkeme, karar tarihine en yakın tarihli değeri esas alır ve karar kesindir.

Hayır. Payın miras yoluyla iktisabı askıda olduğundan, genel kurul onayı alınmadan önce mirasçı oy kullanamaz ve genel kurul toplantılarına katılamaz. Oy hakkı, genel kurul tarafından ortak olarak kabul edilmesinden sonra geçerli olacaktır.

Türk Ticaret Kanunu’nda hangi organın yetkili olduğu belirtilmemiştir. Ancak, genellikle ret kararı genel kurul tarafından alınır ve olağan yetersayılarla gerçekleştirilir. Bazı görüşlere göre, müdürler kurulu da bu kararı alabilir.

Mirasçı, şirketin payı reddetmesi halinde, şirketin teklif ettiği bedeli kabul edebilir. Eğer bu konuda anlaşma sağlanamazsa, payın değeri mahkeme tarafından belirlenebilir.

About the Author:

Latest Articles In The Law Bulletin
Serpil ÖZCAN
Yağız Karadenizli
Fırat BAYEZİT
Serdar EKİNCİ
Zeynep ÜNAL

News from AESY Legal

We are pleased to share with you the latest updates from AESY, including the events we participate in or organize, our office activities, and much more.