Search
Close this search box.

Karayoluyla Eşya Taşımalarında Taşıma Ücretine İlişkin Zamanaşımı

Table of Contents

Taşıma Ücreti

Eşya taşımaları bağlamında taşıma, eşyanın bir noktadan bir noktaya hareket ettirilerek önceden belirlenen varma yerine götürülmesidir.  Gönderen, taşıma konusu eşyayı varma yerine götürülmesini talep eden kişidir. Taşıyıcı ise, gönderen ile akdettiği sözleşme gereğince eşyayı varma yerine götürmeyi ve orada gönderilene teslim etmeyi üstlenmektedir.  (TTK m. 850/2). Taşıyıcı taşıma sözleşmesini akdetmekteki temel beklentisi taşıma işinin karşılığında ücret elde etmektir. Akdedilen taşıma sözleşmesiyle gönderen taşıyıcıya taşıma ücretini ödemeyi borçlanmaktadır (TTK m. 850/2).  Bu haliyle taşıma ücreti taşıma sözleşmesinin asli edimi olarak karşımıza çıkmaktadır.

Taraflar aralarında taşıma ücretini açıkça kararlaştırmamış olmaları taşıyıcının taşıma ücretini talep edemeyeceği anlamına gelmemektedir. Taşıyıcı gördüğü taşıma işi karşılığında, açıkça taşımanın ücretsiz yapılacağı kararlaştırılmadıkça, taşıma ücretine hak kazanır. Taşıyıcı taşıma işinin karşılığında taşıma ücretini gönderenden talep edebilir (TTK m. 20/1).

Taşıma ücretinin akdedilen taşıma sözleşmesi gereğince borçlusu gönderen olmakla birlikte, gönderilenin eşyanın varma yerinde eşyanın teslimini istemiyle birlikte gönderilen de kanunen taşıma ücretinin borçlusu olmaktadır. İstem hakkını, ileri süren gönderilen, taşıma ücretini, taşıma ücretinin bir bölümü ödenmiş ise kalan bölümünü taşıma senedinde gösterilen tutarla sınırlı olmak üzere ödemekle yükümlü olacaktır. Taşıma senedi düzenlenmemiş veya gönderilene ibraz edilmemişse yahut ödenmesi gereken tutar taşıma senedinden anlaşılamıyorsa, gönderilen, makul olması şartıyla, gönderen ile taşıyıcı arasında kararlaştırılan taşıma ücretini ödemek zorunda kalmaktadır (TTK m. 871/2).

Zamanaşımı

Genel Olarak

Borç var olsa da borçludan olsa da sonsuza kadar talep edilebileceğini beklemek vicdani bir durum olmadığı gibi hukuk düzeni tarafından da kabul edilmemektedir. Bu sebeple, alacak hakkının belirli bir süre içinde kullanılabileceğini teminat altına almak için mevzuatta zamanaşımı müessesesi düzenlenmiştir. Mevzuatta öngörülen zamanaşımı süreleri geçtikten sonra alacak hakkı mevcut olmakla birlikte artık talep edilebilir niteliğini haiz değildir. Zamanaşımı süresi geçtikten sonra alacak hakkının konusu borç “eksik borç” olarak kabul edilebilecektir. Böylelikle borçlu tarafından ileri sürülen defi ile borçlu borcunu ödemekten kaçınabilecektir.

Taşıma İşlerine İlişkin Zamanaşımı

Her alacak gibi taşıyıcının taşıma ücreti alacağı da ancak bir zamanaşımı süresi içinde bir defi ile karşılaşmaksızın talep edilebilir. Taşıma ücreti alacağının zamanaşımının tespiti noktasında ilk tespit edilmesi gereken; taşımanın uluslararası bir taşıma mı yoksa ulusal bir taşıma mı, yani taşımanın ülke sınırlarını aşıp aşmadığıdır.

Yükleme yeri ile teslim için belirlenen yerinin iki farklı ülke olduğu uluslararası taşımalara CMR hükümleri uygulanacaktır (m. 1). CMR’nin uygulama alanına giren taşımalarda taşıma ücretine ilişkin talepler zarar olsun veya olmasın bir yıllık zamanaşımı süresine tabidir. Zamanaşımını düzenleyen CMR m. 32’de, TTK’da olduğu üzere bir zarar ifadesine yer verilmeksizin, yalnızca “bu Konvansiyon kapsamındaki taşımalar (carriage under this Convention)” ifadesi kullanılmaktadır. Taşımanın CMR’nin uygulama alanına girmesi şartıyla, CMR’de düzenlenmeyen taşıma ücretine ilişkin talepler de aynı zamanaşımı süresine tabidir. Zamanaşımı bu taşımalarda taşıma sözleşmesinin akdinden itibaren üç aylık sürenin sonunda başlamaktadır (m. 32/1-c).

Ülke sınırını aşmayan taşımalarda ise; taşımalara öncelikle TTK’nın 4. kitabı olan “taşıma işleri” uygulanacaktır. TTK’nın taşıma işleri kitabında 855. madde “zamanaşımı” kenar başlığını taşımaktadır. TTK m. 855/1 “Bu Kitap hükümlerine tabi taşımalarda, yolcunun bir kaza sonucu ölmesi veya bedensel bütünlüğü zedeleyen bir zarara uğraması hâlinde istem hakları on yılda; diğer zararlarda ise bir yılda zamanaşımına uğrar.” denilmektedir. Anılan hükümde, yolcu taşımalarında ölüm ve bedensel zararların 10 yılda olduğu belirtilmiştir. Bunun dışında ise, 1 yıllık zamanaşımı süresinin geçerli olduğu belirtilmektedir. Hüküm lafzi olarak yorumlanırsa; yolcu taşımalarında yolcunun ölümü veya yaralanması ile başkaca zararlarında zamanaşımının yanında eşya taşımalarında ortaya çıkan zararlarda zamanaşımını düzenlemektedir. Ancak anılan hüküm, sadece eşya taşımaları için haksız fiil taleplerine ilişkin bu zamanaşımı süresinde uygulanabilmesi gerektiği şeklinde anlaşılmaya müsaittir. Zira örnekler haksız fiil olarak değerlendirilen ölüm veya yaralanmaya ilişkindir. Taşıyıcının alacakları ve bu arada taşıma ücreti kanun metninde açıkça zikredilmemektedir. Oysaki eTTK’da taşıma ücretine ilişkin zamanaşımının açıkça bir yıl olduğu düzenlenmekteydi (m. 767/1).

Sözleşmelerden doğan alacak zamanaşımı TBK m. 146-147. hükümlerde düzenlenmiştir. TBK m. 146 “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, her alacak on yıllık zamanaşımına tabidir.” şeklindedir. TBK m. 147 ise; özel olarak 5 yıllık zamanaşımı sürelerinin geçerli olacağı sözleşmeleri saymaktadır. TBK m. 147’de sayılan alacaklar arasında 5. fıkrada vekalet ve 6. fıkrada eser sözleşmesinden doğan alacaklar yer almaktadır. Taşıma sözleşmesinin hukuki niteliği, eser sözleşmesi veya vekâlet sözleşmesi olarak kabul edilirse, taşıma ücreti ve taşıma sözleşmesinden doğan diğer alacaklar beş yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğu düşünülebilecektir. Ancak taşıma sözleşmesi hukuki niteliği itibariyle kendine özgü bir sözleşme olarak nitelendirilirse, bu alacaklar için on yıllık bir zamanaşımının bulunduğu tespit edilecektir (TBK m. 146).

Zamanaşımına ilişkin sürenin beş veya on yıl olarak tespitinin kanun koyucunun TTK m. 855/1 hükmünü düzenlemekteki amacına hizmet ettiğini söyleyebilmek pek mümkün gözükmemektedir. Zira hükmün gerekçesi; Dördüncü kitap hükümlerine tâbi taşımadan doğan her türlü talep hakları bir yıllık zamanaşımına tâbidir.” şeklinde düzenlenmektedir. Hükmün TBMM Genel Kurulu’nda verilen bir öneri üzerine değiştirildiği görülmektedir.  Değişiklik gerekçesi “Yapısı itibarıyla tipik bir insan hakkı olan destekten yoksun kalma, iş göremezlik zararları ve manevî tazminat ile bu alana bağlı diğer talep hakları uzun zamanaşımıyla koruma altına alınmıştır. Kural, sözleşmeler hukuku ile de hem ahenktir.” olarak belirtilmektedir (Bkz. TBMM Tutanak Dergisi, 13.01.2011 tarihli TBMM Genel Kurul Tutanağı, 23.Dönem, 5. Yasama Yılı, 51. Birleşim). Yeni değişiklikle, taşıma ücreti ve taşımayla ilgili başkaca alacaklar için bir yıldan uzun bir zamanaşımının düzenlenmesinin arzu edilmediği anlaşılmaktadır. Böyle bir düzenleme yapılırken, ölüm ve bedensel zararlar düşünülerek hükmün devam ettirildiği ve böylece “diğer zararlarda” ifadesine kapsamlı düşünülmeden hükümde yer verildiği görülmektedir. TTK Taşıma İşleri kitabının geneli ve (CMR m. 32/1 hükmü bağlamında) özel olarak mezkur hüküm değerlendirildiğinde CMR’ye uyum sağlanmasının amaçlandığı görülmektedir. Sonuç olarak, kanaatimizce; bu sebeplerle amaçsal yorum yapılarak “diğer zararlarda” ifadesi hükmün TBMM Genel Kurulu’nda değiştirilmeden önceki haline uygun olarak “diğer istemlerde” şeklinde anlaşılmalıdır. Gerek uluslararası taşımalarda gerekse ulusal taşımalarda taşıma sözleşmesinden doğan taşıma ücreti alacağına da 1 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması gerekmektedir.

About the Author:

Latest Articles In The Law Bulletin
Emre Salihoğlu
Nazlı KEÇECİ
Dr. Süleyman KIRAN
Alihan KIZILTEPE
Mustafa Safa TÜRE
News from AESY Legal!
Copyright © 2024 AESY Legal