1. GİRİŞ
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 176. maddesinde yer verilen ve açılmış olan bir davanın değiştirilmesi, talep sonucunun genişletilmesi, yeni bir vakıa ileri sürülmesi ve yapılmış bir usul işleminin kısmen veya tamamen değiştirilmesi amacıyla, tarafların başvurabileceği yola “ıslah” denir.
2. ISLAH KELİMESİNİN ETİMOLOJİSİ
Arapça sözlükte “iyi ve yararlı olma” “slh”( صلح) kökünden gelen ıslah (إصلاح) “düzeltme, daha iyi hale getirme, uyum sağlama” manasına gelmektedir. Bu sözcük Arapça slh (صلح) fiilinin if’al vezninde IV. masdarıdır. Bir ölçüde de Batı dillerindeki reform kelimesine tekabül eder. Islah, Kur’ân-ı Kerim’de isim ve fiil kalıplarıyla geçtiği kırk ayette “kendisini veya insanlar arasındaki ilişkileri düzeltmek; barışmak, barıştırmak” anlamında kullanılmıştır. (bkz. Bakara 2/228, En‘am 6/48, Hucurat 49/9-10)
3. GENEL OLARAK ISLAH
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 141. maddesinde yer verilen ve doktrinde teksif ilkesi olarak da adlandırılan İddia ve Savunmanın Genişletilmesi veya Değiştirilmesi yasağı uyarınca “Taraflar, cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçeleri ile serbestçe iddia veya savunmalarını genişletebilir yahut değiştirebilirler. Dilekçelerin karşılıklı verilmesinden sonra iddia veya savunma genişletilemez yahut değiştirilemez.” dilekçeler teatisi aşaması tamamlandıktan sonra taraflar iddialarını ve savunmalarını genişletemez, değiştiremezler.
Bu yasağın istisnalarından birisi olan ıslah kurumuna kanun koyucu aynı maddenin ikinci fıkrasında yer vermiş ve ıslah kurumu ile iddiaların veya savunmaların genişletilmesine yahut değiştirilmesine olanak tanımıştır. Islahın yapılabilmesi için öncelikli olarak gerçekleştirilmiş bir taraf işlemi olmalıdır. Taraflar, ıslah yolu ile maddi hukuk işlemleri (feragat, kabul, sulh) hariç iddialarını ve savunmalarını kısmen veya tamamen genişletip değiştirebilirler.
4. 6100 SAYILI HMK MADDE 176 (ISLAH) GEREKÇESİ
1086 sayılı Kanunun 83. maddesi hükmü esas olarak kabul edilmiş ancak anlaşılmasını kolaylaştırmak için ifadesi değiştirilmiş ve iki fıkra hâlinde düzenlenmiştir.
Taraflar, daha önce olduğu gibi ıslah yolu ile iddialarını ve savunmalarını genişletip değiştirebileceklerdir. Buna göre, davacı dava dilekçesinde belirttiği dava sebebini değiştirebileceği gibi örneğin daha önce belirttiği ödünç sözleşmesi sebebini değiştirip sebepsiz zenginleşme sebebine dayanabilecektir. Keza davacı dava dilekçesinde belirttiği vakıaları eksik belirtmişse, onları ıslah yolu ile tamamlayabilecektir. Ayrıca davacının dava dilekçesinde belirttiği talebini ıslah yolu ile artırması, örneğin daha önce istediği elli bin Türk Lirasını yüz bin Türk Lirasına çıkarması mümkün olduğu gibi talebini değiştirmesi de mümkündür. Aynen talep ettiği otomobilden vazgeçip ıslah yolu ile değerini isteyebileceği gibi otomobilden tümüyle vazgeçip ıslah yolu ile bilgisayar istemesi de mümkündür. Aynı şekilde davalı da vermiş olduğu cevap dilekçesini ıslah edip daha önce eksik bıraktığı savunmasını tamamlayabileceği gibi savunmasını dayandırdığı vakıaları tümüyle de değiştirebilecektir.
5.ISLAHIN ŞARTLARI
Islah, bir davada taraflara bir defaya mahsus olmak üzere tanınmış istisnai bir hak ise de yargılama süreci boyunca yapılan her usul işleminin ıslahla değiştirilmesi ya da düzeltilmesi mümkün değildir. Kanun koyucu, ıslah hakkının kullanılabilmesini bazı şartların gerçekleşmesine bağlamakla birlikte bu şartlara kanunda ıslaha ilişkin hükümlerde dağınık bir şekilde yer verilmiştir. Islahın şartları şu şekilde sıralanabilir:
- Islaha elverişli bir usul işleminin bulunması (HMK m. 176/1)
- Islahı davanın taraflarının yapabilmesi (HMK m. 176/2)
- Islaha tarafların sadece bir kez başvurabilmesi (HMK m. 176/2)
- Islahın tahkikatın sonuna kadar yapılabilmesi (HMK m. 177)
- Islahın yazılı olarak bir dilekçeyle veya sözlü olarak yapılabilmesi (HMK m. 177/2)
- Islah yoluna başvuran tarafın, ıslah yapılması nedeniyle ortaya çıkan yargılama giderlerini ve karşı tarafın zararlarını tazmin etmesinin gerekmesi (HMK m. 178)
6.ISLAHIN KAPSAMI VE SAYISI
Kanun koyucu, 6100 sayılı Kanun 176. maddede “Aynı davada, taraflar ancak bir kez ıslah yoluna başvurabilir.” şeklinde hüküm koyarak taraflara yargılama süresi boyunca ıslah kurumuna başvurma hakkını 1 defayla sınırlamıştır. Fakat bu durum uygulamada bazı sorunlara yol açmıştır. Aşağıda yer verilen bu hususta örnek bir Yargıtay kararında Mahkemenin önüne gelen somut olayda, Kanun’da davaların yığılması olarak da adlandırılan ayrı ayrı dava açılabilecekken birlikte dava açılabildiği durumlarda ıslah kurumuna bir kere başvurma durumunda ciddi hak kayıpları olabilecektir. Mahkeme bu durumu aşağıda özetlediğim üzere birden fazla ıslah hakkından faydalanmanın önünü açarak çözmüştür.
“Bazı hallerde iki kere ıslah yapmak mümkündür.
Birden fazla kere ıslah yapılabilen haller
Dava kısmi dava olarak açılmış ve dava dilekçesinde, kıdem ve ihbar tazminatları, yıllık izin, genel tatil, hafta tatili ve fazla mesai ücretleri, ilave tediye ücreti, ücret farkı, sosyal yardım, ikramiye alacakları, iş güçlüğü tazminatı, bakım tazminatı, cumartesi ve pazar çalışma zammı alacaklarının tahsili talep edilmiştir. Mahkemece deliller toplanmış ve bilirkişi hesap raporu aldırılmıştır. Davacı 17.06.2016 tarihli dilekçesi ile fazla mesai, hafta tatili, genel tatil ücretleri ve ilave tediye alacağını, ek rapor tanziminden sonra ise, 08.02.2017 tarihli dilekçesi ile ücret farkı, sosyal yardım, ikramiye, cumartesi ve pazar zammı alacakları ile iş güçlüğü tazminatı ve bakım tazminatı taleplerini ıslah ettiğini bildirmiştir. Her iki dilekçesinin ardından ıslah harcını da yatırmıştır.
Davaya konu tazminatlar ve alacakların ayrı ayrı açılabilecek davalarda talebi mümkün iken aynı dava dilekçesinde talep edilmesi, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 110. maddesi kapsamında “davaların yığılması” olarak adlandırılmaktadır. Bu nedenle her bir alacak kalemi için ayrı ayrı ıslah veya talep artışı işleminin uygulanmasına engel bir durum yoktur.
Davaların yığılması ilkesine göre esasen birden fazla dava ve talep söz konusu olup, diğer taleplerle ilgili talep artışı ikinci ıslah olarak değerlendirilemez. Somut uyuşmazlıkta; davacı iki kez ıslah dilekçesi sunmuş ise de, her iki dilekçesinde de ayrı ayrı alacaklarını ıslah etmiştir. Başka bir anlatımla bir alacağın iki kez artırılması söz konusu değildir. Dairemiz uygulamasına göre farklı alacak kalemleri için ayrı ayrı ıslah dilekçesi verilmesi mümkündür. Açıklanan nedenlerle davacının her iki ıslah dilekçesine de değer verilerek sonuca gidilmesi için hükmün bozulması gerekmiştir.
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2021/9897 E. , 2021/14096 K.
7. ISLAHIN ZAMANI VE ŞEKLİ
Islah kurumuna tarafların iddia ve savunmalarını sunduğu dilekçeler teatisi aşaması tamamlandıktan sonra tahkikat aşamasının sona ermesine kadar başvurulabilir. Islah yazılı olarak yapılabildiği gibi sözlü olarak da yapılabilmektedir.
Islahın, sözlü ve yazılı olarak, ve tahkikatın sona ermesine kadar yapılabileceği HMK 177’nin amir hükmüdür. Tahkikatın sona ermesi, HMK 184 ve 185. maddelerinde yer aldığı üzere, davayla ilgili olarak araştırılacak başka bir hususun kalmadığının tesbiti sonrasında, mahkemece tahkikatın bittiğinin taraflara tefhimi ile gerçekleşmektedir. Bu şekilde davanın tarafları, ıslah kurumunu kullanarak davadaki usul işlemlerini kısmen ya da tamamen ıslah edebilmektedirler.
Bu şekilde tahkikatın sona ermesinden sonra, tarafların yasa yollarına başvurusu sonucunda kararın ara derece ya da üst mahkemesince incelenmesi aşaması başlamaktadır.
Uygulamada da genel eğilim, bir hükmün Yargıtay tarafından bozulmasından sonra devam eden tahkikat aşamasında davanın kısmen ya da tamamen ıslahının mümkün olmadığıdır. Kuralın hukuk camiasında bilinen ismi de, “bozmadan sonra ıslah olmaz ilkesi” şeklinde kendini göstermiştir. Ne var ki, yukarıda da belirtildiği gibi, bazı hallerde bu kuralın tatbiki, gerek usul ekonomisi ile beklenen amacın sağlanması, gerekse de yargılamaların uzamaması bakımından ihtiyaca cevap veremeyecek duruma gelmiş, sonuç olarak, Kanun Koyucu tarafından 22.07.2020 yürürlük tarihli 7251 sayılı Kanun ile, 6100 sayılı HMK’nın 177. maddesinde değişiklik yapılarak bir fıkra eklenmiştir.
Böylece, yasada yapılan değişiklik ile, bir hükmün Yargıtay tarafından bozularak ya da Bölge Adliye Mahkemesi tarafından kaldırılarak dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesi halinde, ilk derece mahkemesi tarafından tahkikata ilişkin bir işlem yapılması halinde, tahkikat sona erinceye kadar ıslah yapılabilmesi yasal olarak mümkün hale gelmiştir.
MADDE 177- (1) Islah, tahkikatın sona ermesine kadar yapılabilir.
(2) Yargıtayın bozma kararından veya bölge adliye mahkemesinin kaldırma kararından sonra dosya ilk derece mahkemesine gönderildiğinde, ilk derece mahkemesinin tahkikata ilişkin bir işlem yapması hâlinde tahkikat sona erinceye kadar da ıslah yapılabilir. Ancak bozma kararına uymakla ortaya çıkan hukuki durum ortadan kaldırılamaz.
(3) Islah, sözlü veya yazılı olarak yapılabilir. Karşı taraf duruşmada hazır değilse veya ıslah talebi duruşma dışında yapılıyorsa, bu yazılı talep veya tutanak örneği, haber vermek amacıyla karşı tarafa bildirilir.
8. ISLAHIN ETKİSİ
Davanın tamamen ıslahında dava dilekçesinin verilmesi dâhil o ana kadar yapılan tüm usûl işlemleri geçersiz kılınmakta adeta yargılamanın en başına dönülmektedir. Buna karşılık kısmen ıslahta kısmen ıslahın kapsamına dâhil edilen, ıslaha başvuran tarafın kısmî ıslahını teşmil ettiği usûl işlemleri geçersiz hâle gelir.
Islahla davada düzeltme (değiştirme) yapıldığından ıslah yapan tarafın ıslah anından geriye doğru olan işlemler, kural olarak yapılmamış sayılır. 179. maddede yer verilen bu hükmün amacı, ıslahtan önceki işlemleri ve sonuçlarını ortadan kaldırmaya yöneliktir (Arslan/Yılmaz/Taşpmar/Hanağası, s.526).
MADDE 179- (1) Islah, bunu yapan tarafın teşmil edeceği noktadan itibaren, bütün usul işlemlerinin yapılmamış sayılması sonucunu doğurur.
(2) Ancak ikrar, tanık ifadeleri, bilirkişi rapor ve beyanları, keşif ve isticvap tutanakları, yerine getirilmiş olan veya henüz yerine getirilmemiş olmakla beraber, karşı tarafın yerine getireceğini ıslahtan önce bildirmiş olması koşuluyla, yeminin teklifi, reddi veya iadesi ıslah ile geçersiz kılınamaz.
(3) Şu kadar ki, ıslahtan sonra yapılacak tahkikat sonucuna göre, bu işlemlerin göz önünde tutulması gerekmiyorsa, bunlar da yapılmamış sayılır.
9. ISLAH SEBEBİYLE ORTAYA ÇIKAN YARGILAMA GİDERLERİ VE KARŞI TARAFIN ZARARININ ÖDENMESİ
Islah kurumuna başvuran taraf ıslah sebebiyle ortaya çıkan yeni durumda ıslaha başvurmadan evvel yapılan yargılama giderleri ile karşı taraf bir zarara uğrarsa eğer bu zararı karşılayacaktır. Bununla birlikte ıslah kurumuna başvuran taraf eğer ki bu başvuru ile davanın değerinde bir artırıma giderse bu durumda eksik kalan harçları da tamamlamak zorundadır. Aksi durumda ıslah kurumuna başvurmamış sayılacaktır.
MADDE 178- (1) Islah eden taraf, ıslah sebebiyle geçersiz hâle gelen işlemler için yapılan yargılama giderleri ile karşı tarafın uğradığı ve uğrayabileceği zararları karşılamak üzere hâkimin takdir edeceği teminatı, bir hafta içinde, mahkeme veznesine yatırmak zorundadır. Aksi hâlde, ıslah yapılmamış sayılır.
(2) Karşı tarafın zararının kesin olarak tespit edilmesinden sonra, mahkeme veznesine yatırılan miktar eksikse tamamlattırılır, fazla ise iade edilir.
10. ISLAHIN TÜRLERİ
Islah davanın tamamen ıslahı ve kısmen ıslahı olmak üzere ikiye ayrılır. HMK’nın 176. maddesinin birinci fıkrasında “Taraflardan her biri, yapmış olduğu usul işlemlerini kısmen veya tamamen ıslah edebilir.” şeklindeki hüküm ile bu husus düzenlenmiştir.
Dava dilekçesinin verilmesi dâhil tüm usul işlemlerinin yapılmamış sayılması sonucunu doğuran ıslaha “davanın tamamen ıslahı”; buna karşılık tarafın, teşmil edeceği noktadan itibaren usûl işlemlerinin yapılmamış sayılması sonucunu doğuran ıslaha ise “kısmen ıslah” denir.
11. DAVANIN TAMAMEN ISLAHI
Yalnızca davacı tarafın başvurabileceği tamamen ıslahta davanın türü ve/veya davacının netice-i talebi değişmektedir. Tamamen ıslah durumunda davacı yeni bir dava açmaktadır.
MADDE 180- (1) Davasını tamamen ıslah ettiğini bildiren taraf, bu bildirimden itibaren bir hafta içinde yeni bir dava dilekçesi vermek zorundadır. Aksi hâlde, ıslah hakkı kullanılmış sayılır ve ıslah hiç yapılmamış gibi davaya devam edilir.
12. KISMEN ISLAH
Hem davacı hem de davalının başvurabileceği kısmen ıslahta ise davanın türü veya netice-i talep değişmemekte bununla birlikte başvuran taraf önceki usul işlemlerini bertaraf ederek yeni usul işlemleri yapmaktadır. Kısmen ıslah yoluna başvuran taraf, ıslah talebiyle birlikte, ıslah etmek istediği işlemi ve ne şekilde ıslah edeceğini de belirtebilir. Bu şekilde ıslah talebiyle birlikte işlem de hemen ıslah edilirse, dava buna göre görülecektir.
MADDE 181- (1) Kısmen ıslaha başvuran tarafa, ıslah ettiği usul işlemini yapması için bir haftalık süre verilir. Bu süre içinde ıslah edilen işlem yapılmazsa, ıslah hiç yapılmamış gibi davaya devam edilir.
13. ISLAH İLE YAPILABİLECEK İŞLEMLER
Yukarıdaki açıklamalar ışığında anlatılanları somutlaştırma gereği hasıl olmuştur ve bu gereklilik neticesinde aşağıda ıslah kurumu ile yapılacak işlemler yazılıp akabinde örneklendirilmiştir.
- Dava türünün değiştirilmesi:
Davacının açmış olduğu itirazın iptali davasını tam ıslahla alacak davasına dönüştürmesi.
- Dava dilekçesinde belirtilen talebin artırılması:
10.000 TL için açılmış alacak davasının ıslah yoluyla 100.000 TL olarak artırılması.
- Davacının talebini değiştirmesi:
Davacının, ayıplı telefonun iadesinden vazgeçip ıslah yoluyla telefonun bedelini istemesi veya telefon talebinden vazgeçip ıslah yoluyla bilgisayarı istemesi.
- Davalı ıslah yoluyla savunmasına dayandığı vakıaları tamamlayabilmesi veya değiştirebilmesi:
Davalı ıslah ile def’ileri ileri sürebilir veya dosyadan anlaşılmayan itirazları ileri sürebilir.
14. ISLAH İLE YAPILAMAYACAK İŞLEMLER
- Taraf değiştirilemez
- İlk itiraz ileri sürülemez
- İkinci tanık listesi verilemez
- İkrardan dönülemez
- Tanık ifadeleri geçersiz kılınamaz
- Bilirkişi rapor ve beyanları geçersiz kılınamaz
- Keşif ve isticvap tutanakları geçersiz kılınamaz
- Yerine getirilmiş olan veya henüz yerine getirilmemiş olmakla beraber, karşı tarafın yerine getireceğini ıslahtan önce bildirmiş olması koşuluyla, yeminin teklifi, reddi veya iadesi ıslah ile geçersiz kılınamaz.
15. KÖTÜ NİYETLİ ISLAH
Uygulamada, yargılama esnasında en çok duyduğumuz ilkelerden biri, “dürüstlük ilkesi”dir. Dava sürecinde, özellikle kişiler arasında yaşanan uyuşmazlıkların çözüldüğü özel hukuk alanında yerinde ve yersiz biçimde dürüstlük ilkesinden ve buna bağlı olarak hakkın kötüye kullanılması yasağından sıkça bahsedilir.
Dürüstlük kuralı ve hakkın kötüye kullanılması yasağı olarak karşımıza çıkan bu iki genel ilke Türk Medeni Kanunu’nun 2. maddesinde şöyle düzenlenmiştir:
“Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kuralına uymak zorundadır.
Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz.”
Herkes hakkını kullanmakta yetkilidir. Haklar, kişilere belirli sınırlar içerisinde yasal çıkarlarını gerçekleştirmesi amacıyla verilmiştir. Hakkın amacına aykırı olarak, dürüstlük ilkesine aykırı olarak, başkasına zarar vermek maksadıyla kullanılması, hakkın kötüye kullanılması anlamına gelir. Hakkın kötüye kullanılması halinde yaptırımı, hukuki korumdan yaralanılamamasıdır. Kanun koyucu TMK madde 2’de düzenlediği bu kuruma ayrıca 6100 sayılı Kanun’da da yer vermiştir ve ıslahın da kötü niyetli kullanılmasına müsaade etmemiştir.
MADDE 182- (1) Islahın davayı uzatmak veya karşı tarafı rahatsız etmek gibi kötüniyetli düşüncelerle yapıldığı deliller veya belirtilerle anlaşılırsa, mahkeme, ıslahı dikkate almadan karar verir. Ayrıca hâkim, kötüniyetle ıslaha başvuranı, karşı tarafın bu yüzden uğradığı bütün zararlarını ödemeye ve beşyüz Türk Lirasından beşbin Türk Lirasına kadar disiplin para cezasına mahkûm eder.
16. MADDİ HATALARIN DÜZELTİLMESİ
Islah kurumuna bir kere başvurma hakkı tanıyan kanun koyucu ıslah kurumuna başvurmayı gerektirmeyecek ölçekteki hataların düzeltilebilmesi için istisnai bir durum getirmiştir ve ıslaha başvuru hakkı bu durumda korunmaya devam etmekte ıslah kurumuna başvurulmasına gerek kalmamaktadır. Maddi hataların düzeltilmesine tarafların yaptığı usuli işlemlerde özellikle de maddi hatalarda başvurulabilir. Bu durum neticesinde taraf değişikliğine sebep olunmamalıdır. Eğer ki taraf değişikliğine sebep olunursa bu durumda 6100 sayılı Kanun’un 124. maddesinde yer verilen tarafta idari değişiklik kurumuna başvurulması ve karşı tarafın da rızası gerekmektedir.
MADDE 183- (1) Tarafların veya mahkemenin dava dosyasında bulunan belgelerdeki açık yazı ve hesap hataları, karar verilinceye kadar düzeltilebilir. Taraflardan birinin yazı veya hesap hatasını düzeltmesi sonucu yargılama uzamışsa, yargılama giderlerinin belirlenmesinde bu durum da dikkate alınır.
17. HMK M. 176 (ISLAH) KURUMU ÇERÇEVESİNDE YARGITAY KARARLARI
- Yargıtay 2.Hukuk Dairesi – 2014/21030E., 2015/6532K., 03.04.2015T.
“Islah yoluyla ileri sürülen vakıların delili olarak gösterilen tanık listesi, ikinci tanık listesi kabul edilerek reddedilemez.”
- Yargıtay Hukuk Genel Kurulu – 2017/2782E., 2020/87K., 06.02.2020T.
“Süresinde verilmiş cevap dilekçesi ıslah edilebilir.”
- Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2021/5514 E., 2021/5952 K.,
“Bozmadan sonra ıslah mümkündür.”
- Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2017/7010E. 2018/8269K. 11.09.2018T.
“Tamamen ıslah yoluyla tazminat davasına dönüştürülen davaya bakma görevi, yeni davaya bakmakla görevli mahkemeye aittir.”
- Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2018/1484E.,2018/8676K., 05.07.2018T.
Islah yoluyla yeni boşanma sebebi eklenebilir.”
- Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2010/629E., 2011/70K. 06.04.2011T.
“Zamanaşımı defi kısmi ıslah yoluyla ileri sürülebilir.”
- Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2014/21090E., 2014/17659K., 04.12.2014T.
“Kısmi davada fazlaya dair hakkını saklı tutmayan davacı, ıslah yoluyla fazla alacağı talep edemez.”
SONUÇ
Hülasa bir davada, davacı veya davalı iddia veya savunma sebeplerinin hepsini usul işlemlerinde yapılan bir hata ya da unutma nedeni ile mahkemeye sunmamış olabilir. Yargılama sırasında ortaya çıkan bazı gelişmeler de yeni iddia veya savunma sebeplerinin ileri sürülmesini gerektirebilir. İşte bu eksiklikler HUMK’nm yürürlükte olduğu dönemde diğer tarafın açık veya zımni muvafakati ile giderilebilmekteydi. HMK`nın yürürlüğe girmesi ile birlikte zımni muvafakat ile eksikliklerin giderilebilmesi kaldırılmış ve sadece diğer tarafın açık muvafakati ile eksikliklerin giderilebileceği kabul edilmiştir. Taraflardan birinin iddiasını veya savunmasını değiştirmek veya genişletmek istemesi hâlinde, karşı taraf buna açık bir şekilde rıza göstermezse; iddiasını veya savunmasını değiştirmek veya genişletmek isteyen tarafın ıslaha başvurmaktan başka çaresi yoktur. Şu hâlde ıslah hem iddianın hem de savunmanın genişletilmesi ve değiştirilmesi yasaklarının istisnalarından birini oluşturur. Sözü edilen yasakların işlerlik kazandığı andan itibaren iddiasını ya da savunmasını genişletmek ya da değiştirmek isteyen tarafın, karşı tarafın buna açık muvafakat vermemesi halinde müracaat edeceği kurum, ıslah kurumudur.