Tk M. 394 Ve Yargıtay Kararları Kapsamında Anonim Şirketlerde Yönetim Kurulu Üyelerinin Mali Hakları

I. GİRİŞ

6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu (‘‘TK’’) m. 394 hükmü uyarınca yönetim kurulu üyelerine tutarı esas sözleşmeyle veya genel kurul kararıyla belirlenmiş olmak şartıyla huzur hakkı, ücret, ikramiye, prim ve yıllık kârdan pay ödenebileceği belirtilmiştir. Kanun maddesi ve gerekçesi lafzi yorumlandığında yönetim kurulu üyelerine mali hakların sağlanıp sağlanmaması, tutarının belirlenmesi ve benzeri hususlar anonim şirketin karar organı olan genel kurulun iradesine bırakılmıştır. Ancak genel kurul tarafından bu hususta bir karar alınırken dürüstlük kuralına uygun davranılması gerekmektedir. Dolayısıyla mali haklar dürüstlük kuralları gözetilerek ve yönetim kurulu üyelerinin harcadıkları emek ve mesai dikkate alınarak anonim şirketin ekonomik durumuna uygun olarak belirlenmeli, bu haklar anonim şirketin ve pay sahiplerinin menfaatlerinden üstün tutulmamalı ve şirketi zarara uğratacak nitelikte olmamalıdır. Bu genel çerçevede işbu çalışmada TK m. 394’de yer verilen esaslar üzerinde durulmuş ve yer yer ilgili Yargıtay kararları çerçevesinde değerlendirmeler yapılmıştır.

İşbu çalışmanın konusu TK m. 394 ile sınırlı tutulmuş; 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanuna tabi şirketlere ilişkin esaslar kapsam dışında bırakılmıştır.

II. YÖNETİM KURULU ÜYELERİNİN MALİ HAKLARIN BELİRLENMESİ

TK m.394 hükmü uyarınca yönetim kurulu üyelerine huzur hakkı, ücret, ikramiye, prim ve yıllık kârdan pay olarak ödenebilecek mali hakların esas sözleşmeyle veya genel kurul kararıyla belirlenmesi şarttır. Şirketin ortaklık yapısı, mali yapısı, geçmiş uygulamaları, büyüme hızı, başarısı, üyelerin harcadıkları emek ve mesai gibi pek çok faktör mali hakların belirlenmesinde göz önünde tutulmalıdır. Bu nedenle her şirketin mali haklar politikası söz konusu faktörler çerçevesinde farklılık arz edebilecektir.

TK m.394 hükmünde yönetim kuruluna ödenebilecek mali hakların tutarı veya bu hususta bir belirleme kriteri hakkında düzenleme yapılmamıştır. Öğretide ise yönetim kurulu üyelerine ödenebilecek mali hakların hangi doğrultuda ne tutarda sağlanacağı konusunda görüş birliği bulunmamaktadır. Kimi yazarlar yönetim kurulu üyelerine haklı bir sebep olmaksızın farklı mali haklar sağlamanın eşitlik ilkesine ve dürüstlük kuralına aykırılık yaratacağını belirtmekte[1]; kimi yazarlar ise mali hakların esasen üyelerin tecrübe ve yetkinlikleri baz alınarak belirlendiğini belirterek farklı performanslar sergileyen üyelere aynı mali hakların sağlanmasının dürüstlük kuralına uygun düşmeyeceğini belirtmektedir. Kanaatimizce, kanunun verdiği yetkilerle başlıca şirketi yönetmek ve temsil etmekle görevli olan yönetim kurulu üyelerinin işbu amacı gerçekleştirmek için harcayacakları emek ve mesai, yetkinlikleri ve tecrübeleri farklı olacaktır. Dolayısıyla farklı performanslar sergileyen üyelere aynı mali hakların sağlanması dürüstlük kuralına uygun düşmeyebilir.

Öğretide TK m. 394’te yer verilen mali hakların sınır sayıda olmadığı, hükümde yer verilen hakların dışında da yönetim kurulu üyelerine bazı hakların tanınabileceği kabul edilmektedir[2].

TK m. 394’ün genel gerekçesinde yer verildiği üzere, yolluklar, temsil ödenekleri, sigorta primleri ve benzeri primler, varsa özel emeklilikler, avanslar, hükmün kapsamı dışında tutulmuştur.

Yönetim kurulu üyelerine ödenecek mali haklara ilişkin bir belirleme yapılmamışsa (esas sözleşmede belirlenmemiş veya genel kurulda bir karar alınmamış), öğretide bu hususta çeşitli görüşler ileri sürülmüşse de, bu durumda herhangi bir ödeme yapılmasının zorunlu olmadığı değerlendirilmektedir.

A. Mali Hakların Esas Sözleşme ile Belirlenmesi

Esas sözleşme ile mali hakların türleri, tutarları, ödeme şekilleri ve diğer detayları belirlenebilir. Mali haklar esas sözleşme ile belirlendiği takdirde yönetim kurulu, doğrudan esas sözleşmede yer alan hükümleri uygulamalıdır.

Mali haklara ilişkin esas sözleşmede yer alan hükümler nedeniyle yönetim kurulu üyeleri şirkete karşı bir alacak hakkına sahip olur. Bu nedenle, genel kurul kararıyla esas sözleşmede öngörülen mali hakkın ödenmeyeceği yönünde karar alınması veya esas sözleşmeden farklı bir tutarın kararlaştırılması hâlinde yönetim kurulu üyeleri, genel kurul kararının iptalini talep etmeden şirkete karşı mali hakların ifasına yönelik dava açabilir.

Uygulama açısından, yönetim kurulu üyelerine ödenecek mali hakların esas sözleşmede ayrıntılı düzenlenmesi pratik bir yöntem değildir. Zira mali haklara ilişkin herhangi bir değişiklik yapılmak istendiğinde esas sözleşmenin de değiştirilmesi gerekir. Esas sözleşme değişikliği için ise genel kurul kararının TK m. 421’deki nisaplara uygun olarak alınması gerekeceğinden, zaman ve maliyet kaybına sebebiyet verecektir. Bu nedenle uygulamada tercih edilen yöntem, esas sözleşmede şirketin mali haklara ilişkin genel politikasının belirtilmesi ve mali hakların tutarının belirlenmesinin genel kurul kararına bırakılmasıdır.

Esas sözleşmede düzenlenmemesi hâlinde yönetim kurulu üyelerine sağlanamayacak tek mali hak, TK m. 339/2-f hükmü nedeniyle kazanç payı olup genel kurul kararıyla belirlenmesi mümkün olmayacaktır.

B. Mali Hakların Genel Kurul Kararı ile Belirlenmesi

Esas sözleşmede şirketin mali haklarına ilişkin genel politikanın belirtilmiş olmasına karşın ayrıntılı düzenlemelere yer verilmemiş veya yönetim kurulu üyelerinin mali haklarına ilişkin hiçbir düzenlemeye yer verilmemiş olabilir. Bu durumda TK m. 408/2-b uyarınca yönetim kurulu üyelerinin mali haklarının belirlenmesi, genel kurulun devredilemez görev ve yetkilerinden olması hasebiyle, genel kurul tarafından kazanç payı dışındaki mali haklar belirlenebilir. Öte yandan, TK m. 445 uyarınca, genel kurul kararlarının “kanun veya esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kuralına…” uygun olması gerekir. Bu anlamda genel kurul, yönetim kurulu üyelerine ödenecek mali hakları belirlerken kanuna, esas sözleşmeye ve dürüstlük kuruluna uygun hareket etmelidir. Aksi takdirde ilgili genel kurul kararının iptali talep edilebilir.

Esas sözleşmede mali haklara ilişkin düzenleme bulunmayan durumlarda, uygulamada, yönetim kurulu; mali haklara ilişkin ayrıntılı bir teklif hazırlayarak genel kurulun onayına sunar. Bu teklif nedeniyle yönetim kurulu üyelerinin kendi mali haklarını kendilerinin belirlediği dolayısıyla kendi menfaatlerine uygun teklifler hazırladığı düşünülebilir. Ancak mali haklara ilişkin son karar nihayetinde genel kurul tarafından verilir. Bu nedenle genel kurul, yönetim kurulunun verdiği teklife uymak zorunda değildir; genel kurul yönetim kurulunun teklifini revize edip kabul edebilir veya yönetim kurulunun teklifinden farklı bir irade ortaya koyabilir Keza yönetim kurulu üyeleri de esas sözleşmede düzenlenmemiş veya genel kurul onayından geçmemiş mali hakları talep edemez.

Yine yönetim kurulu üyelerinin mali haklarına ilişkin birden fazla önerinin olması halinde genel kurulda, çoğunluk pay sahiplerinin uygun gördüğü tekliflerden biri karara bağlanabilir.

Genel kurul TK m. 413/2 hükmü nedeniyle kural olarak gündeminde konuya ilişkin bir madde bulunduğu takdirde mali hakları karara bağlayabilir. Kural olarak her faaliyet yılının olağan genel kurul gündeminde yönetim kurulu üyelerinin mali haklarına ilişkin gündem başlığı eklenmektedir. Bununla birlikte olağanüstü genel kurulda da mali hakların görüşülerek karara bağlanması mümkündür. Kısacası olağan genel kurul veya olağanüstü genel kurul olması fark etmeksizin, genel kurul gündeminde bulunması şartıyla, mali haklara ilişkin karar alınması mümkündür.

 Mali hakların genel kurul tarafından belirlenmesine ilişkin özel bir nisap öngörülmediğinden genel kurul kararı TK m. 418’deki nisaplara uygun olarak alınır.

III. YÖNETİM KURULU ÜYELERİNİN MALİ HAKLARI

TK m. 394 hükmü uyarınca yönetim kurulu üyelerine ödenebilecek mali haklar; huzur hakkı, ücret, ikramiye, prim ve yıllık kârdan pay olarak sayılmıştır. Her ne kadar TK m. 394 hükmü gerekçesi, üyelere tanınacak mali hakların sınırlı sayı ilkesince gösterildiğini belirtmiş ise de TK m. 408/2-b ve m. 516/2-c düzenlemeleri, yönetim kurulu üyelerine sağlanacak mali menfaatlerin sınırlı sayıda olmadığını göstermektedir. Bu nedenle yönetim kurulu üyelerine mali hak olarak huzur hakkı, ücret, ikramiye, prim, yıllık kârdan pay sağlanabileceği gibi lojman, tatil imkânı, şirket aracı gibi başkaca menfaatlerin sağlanması da mümkündür.

Aşağıda TK m. 394’te yer verilen mali hakların genel özelliklerine yer verilmiştir.

A. Huzur Hakkı

Huzur hakkı, esas sözleşmede aksine hüküm yoksa yönetim kurulu üyelerine hazır bulundukları her yönetim kurulu toplantısı için verilen ücrete denir. Huzur hakkı ödenmesinin amacı, yönetim kurulu üyelerinin toplantılara katılmalarını sağlamak ve bu yönde onları teşvik etmektir. Huzur hakkı her toplantı için ayrı ayrı belirlenebileceği gibi aylık olarak belirli bir ücret biçiminde de tespit edilebilir. Ücretin miktarının nasıl belirleneceği konusunda kanunda herhangi bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu nedenle konuya ilişkin verilen Yargıtay kararlarıyla tespit edilen kriterler çerçevesinde ise şirketin ortaklık yapısı, finansal durumu, geçmiş uygulamaları ve mali durumu açısından şirketle aynı veya benzer durumdaki şirketlerin yöneticilerinin aldığı emsal ücretler göz önünde bulundurularak; yönetim kurulunun harcadığı emek ve mesai ile orantılı ve pay sahiplerinin kârdan pay alma haklarını da ihlal etmeyecek şekilde belirlenmesi gerekmektedir. Öte yandan, genel kurul TK m. 445 hükmü nedeniyle yönetim kurulu üyelerine ödenecek huzur hakkını tespit ederken kanuna, esas sözleşmeye ve dürüstlük kuruluna uygun hareket etmekle mükelleftir. Aksi takdirde genel kurul kararıyla belirlenen huzur hakkı kararının iptali söz konusu olacaktır.

Esas sözleşmeyle düzenlenmiş veya genel kurul kararı ile belirlenmiş olmak şartıyla huzur hakkı, yönetim kurulu üyelerinin toplantıya katılmaları hâlinde talep edilebilir. Bu nedenle üyelerin huzur hakkını talep edebilmeleri için yönetim kurulu toplantılarına katılmış olmaları gerekli ve yeterlidir. Yönetim sorumluluğu ile temsil yetkisi bulunmayan ve yönetim kurulu toplantısına katılmamış olan kişinin huzur hakkı alacağı bulunduğunun kabulü mümkün değildir[3].

Yönetim kurulu üyelerinin sirküler tipi karar alması (TK m. 390/4) veya toplantıların elektronik olarak yapılması (TK m. 1527/1) hâllerinde de üyelerin, emek ve zamanlarını harcayarak yönetim görevini yerine getirmiş olması nedeniyle, huzur hakkı alacağı kabul edilmelidir. Esas sözleşmeyle veya genel kurul kararı ile huzur hakkı ödenmeyeceği kararlaştırılmış olsa bile, üyeler, toplantılara katılabilmek için yaptıkları yol ve konaklama gibi masrafları şirketten talep edebilir. Kaldı ki huzur hakkı, şirketin kâr elde etmiş olup olmamasına bağlı değildir. Bu nedenle esas sözleşmede aksi belirtilmediği sürece şirket zarar etmiş olsa dahi yönetim kurulu üyelerine huzur hakkı ödenmesi mümkündür.

Uygulamada, yönetim kurulu üyelerinin aynı zamanda şirket ortağı oldukları durumlarda, genel kurul toplantısında yönetim kuruluna seçilmekle birlikte kendisi hakkında diğer yönetim kurulu üyelerine verilenden az veya hiç huzur hakkı tanınmayan yönetim kurulu üyesi ortağın, genel kurul kararının iptalini talep edebildiği görülmektedir. TK m. 394 lafzına bakıldığında, yönetim kurulu üyelerine takdir olunacak huzur hakkı tutarının her bir yönetim kurulu üyesi için aynı veya farklı tayin edilip edilemeyeceği açık değildir. Kanunda aksine bir hüküm bulunmadığından kategorik olarak yönetim kurulu üyelerine farklı tutarda huzur hakkı tayin edilmesi mümkündür. Kaldı ki yönetim kurulu üyelerine farklı tutarda huzur hakkı tanınması uygulamada sıklıkla karşılaşılan bir durum olup, Yargıtay da sırf farklı huzur hakkı tanınması sebebiyle genel kurul kararlarını iptal etmemektedir.

Belirlenen huzur hakkının TK m. 445 vd. hükümlerine aykırı olması halinde iptali talep edilebilir. Yargıtay önüne gelen bir olayda, kâr payının tamamına yakın kısmının yönetim kurulu üyelerine huzur hakkı olarak dağıtılmasının objektif iyi niyet kurallarına aykırı olduğunu ve bu durumun pay sahibinin kâr payını engelleyecek nitelikte olduğu ve bu hususta alınan genel kurul kararının iptali gerektiğine hükmetmiştir[4].

B. Ücret

Yönetim kurulu üyelerinin vermiş oldukları emeğin karşılığı olarak ücret talep etmeleri her şeyden önce Anayasa m. 18 ve m. 55 kapsamında Anayasal bir haktır. Dolayısıyla ücretin ödenmesi, şirketin kâr elde edip etmemesinden ve ilgili üyenin gösterdiği performanstan bağımsızdır. Her ne kadar TK m. 394 hükmü uyarınca yönetim kurulu üyelerine ücret ödenip ödenmeyeceği, ödenecekse ücretin miktarı ve ödeme şekilleri gibi konuların esas sözleşmeyle veya genel kurul kararı ile belirleneceği ifade edilmiş olsa da Yargıtay tarafından esasen genel kurulda kararlaştırılmasa dahi yöneticiye, yaptığı hizmet karşılığı aylık ücretin sonraki genel kurullarda kaldırılmadığı ve değiştirilmediği sürece ödenmesi gerektiğine karar verilmiştir[5].

Esas sözleşmeyle veya genel kurul kararı ile yönetim kurulu üyelerine belirli dönemler (bir ay, iki ay, üç ay, altı ay gibi) için ücret verilmesi de öngörülebilir. Miktarı genel olarak günün şartları dikkate alınarak genel kurul tarafından saptanır. Huzur hakkında olduğu gibi ücretin tutarını belirleme yetkisi, genel kurulun devredilemez yetkilerindendir. Bu nedenle öğretide yönetim kurulu üyeleri için aylık ücret miktarı, esas sözleşmede düzenlenmemiş veya genel kurul kararıyla tespit edilmemişse yönetim kurulu tarafından belirlenemeyeceği ifade edilmektedir[6]. Bu durumda yönetim kurulu üyelerinin o dönem için ücret alma hakları olmayacaktır.

C. İkramiye

İkramiye, yönetim kurulu üyelerine gösterdikleri başarılı faaliyetler nedeniyle tanınan mali bir haktır. İkramiye ile esasen şirkete katkıda bulunan üyeyi motive etmek amaçlanır. Yönetim kurulu üyelerine esas sözleşmeyle veya genel kurul kararı ile ikramiye ödenebilmesi mümkündür. İkramiye ödemesi için şirketin kar elde etmiş olması şart olmamakla birlikte şirket zarar etmiş olsa dahi yönetim kurulu üyelerine ikramiye verilebilir. İkramiyenin belirlenmesi konusunda karar alma yetkisi genel kurulda olmakla birlikte yönetim kurulu üyeleri tarafından talep edilememektedir. Bu itibarla şirket ne kadar kâr ederse etsin genel kurul yönetim kuruluna ikramiye verilmesine karar almak zorunda değildir. Tek ölçü genel kurulun takdiri olup, bu takdir hakkının dürüstlük ve sadakat kurallarına uygun şekilde kullanılması esastır.

D. Prim

Yönetim kurulu üyelerine esas sözleşmeyle veya genel kurul kararı ile prim ödenebilmesi mümkündür. Prim hakkının belirlenmesi konusunda karar alma yetkisi genel kurulda olup, bu yetki genel kurulun devredilemez yetkilerindendir. Prim ödemesi için şirketin kar elde etmiş olması şart olmamakla birlikte şirket zarar etmiş olsa dahi yönetim kurulu üyelerine prim verilebilecektir.

E. Kazanç Payı

Kazanç Payı, yönetim kurulu üyelerine, ortaklık işlerine daha fazla ilgi ve özen göstermelerini sağlamak ve onları özendirmek amacıyla kârdan verilen paya denir. Kazanç payları, ortaklığın ve pay sahiplerinin çıkarlarından önce gelmemeli, özel çıkar niteliğinde olmamalı, belirlenecek tutar öncelikle üyelerin kişisel çalışmaları ve hizmetleri temelinde ve ortaklığın ekonomik durumu ile orantılı olarak saptanmalıdır. Uygulamada da kazanç payları, genellikle ortaklığın o yılki kâr durumu ve yönetim kurulu üyelerinin katkıları gözetilerek saptanır.

Her ne kadar TK m. 394 uyarınca mali hakların esas sözleşmeyle ya da genel kurul kararıyla düzenlenebilmesinin olanaklı olduğu öngörülmüş ise de TK m. 339/2-f’de ‘’… esas sözleşmede kurucularla yönetim kurulu üyelerine ve diğer kimselere şirket kârından sağlanacak menfaatlerin yazılacağı…’’ hükmüne yer verilmiştir. Keza TK m. 511’e göre ‘’Yönetim kurulu üyelerine kazanç payları, sadece net kârdan ve ancak kanuni yedek akçe için belirli ayrım yapıldıktan ve pay sahiplerine ödenmiş sermayenin yüzde beşi oranında veya esas sözleşmede öngörülen daha yüksek bir oranda kâr payı dağıtıldıktan sonra verilebilir.’’

Bu nedenle TK m. 339/2-f ve TK m. 511 birlikte incelendiğinde kazanç payı dağıtımı yapılabilmesi için esas sözleşmede bu yönde bir hüküm bulunması ve genel kurul kararı alınması, net kardan dağıtım yapılması, yasal yedek akçelerden ayrılmış ve pay sahiplerine ödenmiş sermayenin yüzde beşi oranında ya da esas sözleşmede öngörülen daha yüksek bir oranda kâr payının, kazanç payı dağıtımından önce dağıtılması şartlarının birlikte gerçekleşmesi gerekir.

Kazanç paylarının yönetim kurulu üyeleri arasında eşit olarak dağıtılması zorunluluğu yoktur. Her üyenin kişisel çalışmaları ve hizmetlerine göre farklı oran belirlenebilir. Ancak farklı oran belirlenmesi için haklı nedenlerin varlığı gerekir. Kazanç payları kural olarak nakit ödenir. Ancak esas sözleşmedeki hükümler saklı kalmak üzere genel kurul kararıyla başka bir ödeme şekli de öngörülebilir.

Yönetim kurulu üyelerinin kazanç paylarının oranına ilişkin olarak TK m. 511’de bir düzenleme olmadığından kazanç payının oranının belirlenmesi zorunluluğu yoktur. TK m. 394 gereği kazanç payları, esas sözleşme ile ayrıntılı biçimde düzenlenebilir ya da burada genel olarak sınırları belirlenip oranı belirleme yetkisi genel kurula bırakılabilir. Esas sözleşmede yönetim kurulu üyelerine tanınan kazanç payları üzerinde yönetim kurulu üyelerinin müktesep hakları yoktur. Bu nedenle esas sözleşme değişikliği yapılmak suretiyle kazanç paylarının miktarları arttırılabileceği gibi indirilebilir. Yönetim kurulu üyelerine kâr payı dağıtılacağı esas sözleşmede yer almasına rağmen dağıtılacak kâr payı oranı esas sözleşmede belirtilmemişse genel kurul tarafından hem dağıtım oranına hem de kâr payı dağıtımına ilişkin karar alınması zorunludur.

Esas sözleşmede bir oran belirtilmemişse, genel kurul o yıl içinde yönetim kurulu üyelerine ödenecek kazanç payı ile ilgili bir karar alabilir, bu oranı değiştirebilir, artırabilir. Anonim şirkette genel kurul tarafında kar dağıtımına karar verilmesine rağmen yönetim kurulu üyesinin kazanç payı ödenmemiş ise bu üye dava açıp kâr payını temerrüt faizi ile isteyebilir. Fakat genel kurul pay sahiplerine kâr payı dağıtılmasına karar vermemişse yönetim kurulu üyelerine de kâr payı dağıtılamaz.

Kazanç payı, yönetim kurulu üyelerinin görev yaptığı sürelere göre dağıtılır. Bu nedenle istifa veya azil suretiyle görevden ayrılan yönetim kurulu üyesinin kazanç payı, o yıldaki görev süresiyle orantılı olarak tayin edilir.

Esas sözleşmede kazanç payı ödeneceğine yönelik bir düzenleme varsa ve kazanç payına ilişkin diğer koşullar da bulunuyorsa, yönetim kurulu üyeleri ortaklığa karşı sözleşmeden doğan bir alacak hakkı elde ederler ve böylece genel kurul kazanç payı dağıtma kararı alması gerekir. Öğretide şartları oluşmasına rağmen genel kurul, kârı dağıtmamayı gerektiren herhangi bir haklı sebep yoksa ve dürüstlük kurallarına aykırı olarak kazanç paylarının dağıtılmaması kararı alırsa, yönetim kurulu üyelerinin kararın iptalini dava etmeksizin, ortaklık alacaklıları gibi doğrudan ifa davası açarak kazanç paylarını talep edebileceği ileri sürülmektedir[7].

Kazanç payının haksız yere ve kötü niyetle alınması halinde TK m. 512 uyarınca yönetim kurulu üyelerinin bunları iade etmesi gerekir. Geriye alma hakkı, TK m. 512/2 uyarınca paranın alındığı tarihten itibaren beş yılda zamanaşımına uğrar. Aynı şekilde kâr payı karşılığı verilen avansın sonradan kar miktarından fazla olması halinde de bu fazlalık geri istenebilir. Nihayet TK m. 513/1 hükmü uyarınca, şirketin iflası halinde yönetim kurulu üyeleri şirket alacaklılarına karşı iflasın açılmasından önceki son üç yıl içinde kazanç payı veya başka bir nam altında hizmetlerine karşılık olarak aldıkları ve fakat uygun ücreti aşan ve bilanço uygun bir ücret miktarına göre tedbirli bir tarzda tanzim edilmiş olduğu takdirde ödenmemesi gereken paraları geri vermekle yükümlüdür. Ancak sebepsiz zenginleşme nedeniyle istirdadı mümkün olmayan paraların geri verilmesi yükümlülüğü yoktur. Mahkeme halin bütün icaplarını dikkate alarak takdir hakkını kullanır (TK m. 513/3).

IV. YARGITAY KARARLARI ÇERÇEVESİNDE HUZUR HAKKI VE ÜCRETİN BELİRLENMESİ KRİTERLERİ

Huzur hakkı ve ücretin belirlenmesinde Yargıtay tarafından birtakım kriterler belirlenmiştir. Yargıtay uygulaması açısından bakıldığında;

Yargıtay 11. HD., T. 27.09.2010, E. 2009/3004 K. 2010/9290 Sayılı İlamı: “Kabule göre de ana sözleşmede aksine bir hüküm bulunmadığından yönetim kurulu üyelerinin TK’nun 333. maddesi hükmünce münasip bir ücrete hak kazanacağı nazara alınıp yönetim kurulu üyelerine ödenebilecek tutar bilirkişi marifeti ile tespit ettirildikten sonra istirdat talebinin karara bağlanması gerekirken ödemenin tümden istirdatına karar verilmesi doğru olmamıştır.”

Yargıtay 11. HD 08.01.2020 tarih, 2019/1419 E. 2020/164 K. Sayılı İlamı; ’’TK’nın 394.maddesinde,yönetim kurulu üyelerine tutarı esas sözleşme veya genel kurul kararıyla belirlenmiş olmak şartıyla huzur hakkı, ücret, ikramiye, prim ve yıllık kardan pay ödenebileceğinin düzenlendiği, huzur hakkının her toplantı için ayrı ayrı belirlenebileceği gibi aylık olarak belirli bir ücret biçiminde de tespit edilebileceği, ücretin miktarının ise şirketin mali yapısı, şirketin bu yöndeki uygulaması yönetim kurulunun bu iş için harcadığı emek ve mesai ile orantılı olması gerektiği, yönetim kurulu üyeleri için belirlenen ücretlerin fahiş olup olmadığı değerlendirilirken genel kurulun yapıldığı dönemde şirketin ortaklık yapısı, finansal durumu, şirketin geçmiş uygulamaları, ortaklık yapısı ve mali durum açısından şirketle aynı- benzer durumda bulunan şirketlerin yöneticilerinin aldığı emsal ücretler göz önünde bulundurulup karşılaştırılmak suretiyle yönetim kurulunun harcadığı emek ve mesai ile orantılı, pay sahiplerinin vazgeçilmez nitelikteki kardan pay alma haklarını da ihlal etmeyecek şekilde tespiti gerekmektedir.’’

Yargıtay 11. HD 03.12.2015 tarih, 2014/18093 E; 2015/12978 K. Sayılı İlamı; ”Huzur hakkı ve ücretin belirlenmesinde şirketin mali yapısı, şirketin bu yöndeki uygulaması dikkate alınarak tayin olunan ücretin yönetim kurulu üyelerinin bu iş için harcadığı emek ve mesai ile orantılı olmalıdır. Yönetici ve denetçiler için belirlenen ücretlerin fahiş olup olmadığı değerlendirilirken, şirketin ortaklık yapısı, finansal durumu, şirketin geçmiş uygulamaları, mali durum açısından davalı şirketle aynı-benzer durumda bulunan şirketlerin yöneticilerinin aldığı emsal ücretler göz önünde bulundurulup karşılaştırılmak suretiyle yönetim kurulu ve denetçilerin harcadığı emek ve mesai ile orantılı, pay sahiplerinin vazgeçilmez nitelikteki kardan pay alma haklarını da ihlal etmeyecek şekilde tespiti gerekmektedir.”

Yukarıda verilen Yargıtay kararlarından görüleceği üzere, Yargıtay tarafından;

•     Yönetim kurulu üyesinin harcadığı emek ve mesai ile orantılı olması,

•     Ortaklık yapısı ve mali durum açısından emsal şirketlerdeki ücretler ile paralel olması,

•     Şirketin ortaklık yapısı, finansal durumu ve geçmiş uygulamaları ile uyumlu olması ve

•     Pay sahiplerinin kâr payı hakkından pay alma haklarını ihlal etmeyecek nitelikte olması

kriterleri göz önüne alınarak yönetim kurulu üyelerine huzur hakkı ve ücretin belirlenmesine karar verilmiştir. Dolayısıyla Yargıtay’ın da pek çok kararına konu olduğu üzere huzur hakkı, şirketin ortaklık yapısı, finansal durumu, geçmiş uygulamaları ve mali durumu açısından şirketle aynı veya benzer durumdaki şirketlerin yöneticilerinin aldığı emsal ücretler göz önünde bulundurularak; yönetim kurulunun harcadığı emek ve mesai ile orantılı ve pay sahiplerinin kârdan pay alma haklarını da ihlal etmeyecek şekilde tespit edilmelidir. Aksi halde, örneğin huzur hakkı tutarının fahiş olarak tespit edildiği durumlarda, huzur hakkı ödemesi “örtülü kazanç aktarımı” ‘’servet transferi’’ olarak kabul edilebilecek ve genel kurul kararının iptaline sebep olabilecektir. Dolayısıyla genel kurul, yönetim kurulu üyelerine tayin edilecek huzur hakkı tutarının belirlenmesinde tam bir serbestlikle hareket edemeyecek olup gerek TK gerekse de Yargıtay kararlarına konu olan kriterleri gözeterek dürüstlük kuralına uygun şekilde takdir yetkisini kullanmalıdır. Aksi bir yaklaşım, genel kurul kararının iptaline sebebiyet verebilecektir.

V. SONUÇ

Yönetim kurulu üyelerine TK m. 394 uyarınca tutarı esas sözleşmeyle veya genel kurul kararıyla belirlenmiş olmak şartıyla huzur hakkı, ücret, ikramiye, prim ve yıllık kârdan pay ödenebileceği düzenlenmiştir. Bu hakların biri ya da birkaçı bir arada yönetim kurlu üyelerine ödenmesi mümkündür. Her ne kadar TK m. 394’ten bu hakların sınırlı sayıda gösterildiği gibi anlaşılsa da TK m. 408/2-b ve m. 516/2-c düzenlemeleri gözetildiğinde bu mali hakların sınırlı sayıda olmadıkları, başka hakların da öngörülmesinin olanaklı olduğu anlaşılmaktadır.

Şirketin ortaklık yapısı, mali yapısı, geçmiş uygulamaları, büyüme hızı, başarısı, üyelerin harcadıkları emek ve mesai gibi pek çok faktör mali hakların belirlenmesinde göz önünde tutulduğundan her şirketin mali haklar politikası söz konusu faktörler çerçevesinde farklılık arz edecektir. Kanaatimizce, yönetim kurulu üyeleri kanun tarafından kendilerine verilen görev ve yetkileri yerine getirirken her üyenin harcayacağı emek ve mesai, yetkinliği ve tecrübesi aynı olmayacağından alacakları mali hak tutarının da aynı olmaması gerekir. Nitekim farklı performanslar sergileyen üyelere aynı mali hakların sağlanması dürüstlük kuralına da uygun düşmeyecektir. TK m. 394 uyarınca mali hakların esas özleşmeyle veya genel kurul kararıyla belirlenmesi şarttır. Dolayısıyla mali hakların esas sözleşmeyle düzenlenmesi mümkündür. Ancak mali hakların esas sözleşmeyle belirlenmesi pratik bir yöntem olmayacaktır. Zira mali haklarda değişiklik yapıldığı takdirde esas sözleşmenin de değiştirilmesi zaruriyeti doğacaktır. Bu nedenle uygulamada tercih edilen yöntem, esas sözleşmede şirketin mali haklara ilişkin genel politikasına yer verilmesi ve mali hakların tutar veya oranının belirlenmesinin genel kurul kararına bırakılmasıdır.

Esas sözleşmede şirketin mali haklarına ilişkin genel politikanın belirtilmiş olmasına karşın ayrıntılı düzenlemelere yer verilmediği veya yönetim kurulu üyelerinin mali haklarına ilişkin hiçbir düzenlemeye yer verilmediği takdirde mali hakların genel kurul kararıyla belirlenmesi gerekir. TK m. 445 uyarınca genel kurul tarafından yönetim kurulu üyelerine ödenecek mali haklar belirlenirken kanuna, esas sözleşmeye ve dürüstlük kuruluna uygun hareket edilmesi gerekmektedir. Aksi halde mali haklara ilişkin alınan genel kurul kararının iptali gündeme gelir. Esas sözleşmede düzenlenmemesi hâlinde yönetim kurulu üyelerine sağlanamayacak tek mali hak TK m. 339/2-f hükmü nedeniyle kazanç payı olup, genel kurul kararıyla belirlenmesi mümkün değildir.

Huzur hakkı, yönetim kurulu üyelerine hazır bulundukları her yönetim kurulu toplantısı için verilen ücret olup, her toplantı için ayrı ayrı belirlenebileceği gibi aylık olarak belirli bir ücret biçiminde de tespit edilebilir. Huzur hakkının miktarı ise Yargıtay kriterleri çerçevesinde şirketin ortaklık yapısı, finansal durumu, geçmiş uygulamaları ve mali durumu açısından şirketle aynı veya benzer durumdaki şirketlerin yöneticilerinin aldığı emsal ücretler göz önünde bulundurularak; yönetim kurulunun harcadığı emek ve mesai ile orantılı ve pay sahiplerinin kârdan pay alma haklarını da ihlal etmeyecek şekilde belirlenmelidir. Esas sözleşmeyle veya genel kurul kararı ile huzur hakkı ödenmeyeceği kararlaştırılmış olsa bile, üyeler, toplantılara katılabilmek için yaptıkları yol ve konaklama gibi masrafları şirketten talep edebilir. Kaldı ki huzur hakkı, şirketin kâr elde etmiş olup olmamasına bağlı değildir. Bu nedenle şirket zarar etmiş olsa dahi yönetim kurulu üyelerine huzur hakkı ödenmesi mümkündür. Ancak esas sözleşme ile zararla kapatılan hesap dönemleri için huzur hakkının ödenmeyeceği yolunda kural getirilmesi halinde huzur hakkı ödenmemesi söz konusu olabilecektir.

Ücret, yönetim kurulu üyelerinin vermiş oldukları emeğin karşılığı olarak aldıkları bir mali haktır. Bu nedenle ücretin ödenmesi, şirketin kar elde edip etmemesinden ve ilgili üyenin gösterdiği performanstan bağımsızdır. Yargıtay’ın kimi kararlarında genel kurulda kararlaştırılmasa dahi yöneticiye, yaptığı hizmet karşılığı aylık ücretin sonraki genel kurullarda kaldırılmadığı ve değiştirilmediği sürece ödenmesi gerektiğine hükmedilmiştir. Esas sözleşmeyle veya genel kurul kararı ile yönetim kurulu üyelerine belirli dönemler için ücret verilmesi de öngörülebilir. Miktarı genel olarak günün şartları dikkate alınarak genel kurul tarafından saptanır.

İkramiye, yönetim kurulu üyelerine gösterdikleri başarılı faaliyetler nedeniyle tanınan mali bir haktır. İkramiye ödemesi için esas sözleşmede bu hususa ilişkin bir hükmün bulunması gerekmemektedir. Keza ikramiye ödemesi için şirketin kar elde etmiş olması şart olmamakla birlikte şirket zarar etmiş olsa dahi yönetim kurulu üyelerine ikramiye verilebilir. İkramiyenin belirlenmesi konusunda karar alma yetkisi genel kurulda olmakla birlikte sahip olduğu takdir hakkını dürüstlük kurallarına uygun bir şekilde kullanması gerekmektedir.

Yönetim kurulu üyelerine esas sözleşmeyle veya genel kurul kararı ile prim ödenebilmesi mümkündür. Prim ödemesi için şirketin kar elde etmiş olması şart olmamakla birlikte şirket zarar etmiş olsa dahi yönetim kurulu üyelerine prim verilebilecektir. Prim hakkının belirlenmesi konusunda karar alma yetkisi genel kurulda olmakla birlikte sahip olduğu takdir hakkını dürüstlük kurallarına uygun bir şekilde kullanması gerekmektedir.

TK m. 394 uyarınca Yönetim kurulu üyelerine tutarı esas sözleşmeyle veya genel kurul kararıyla belirlenmiş olmak şartıyla huzur hakkı, ücret, ikramiye, prim ve yıllık kârdan pay ödenebileceği düzenlenmiş ise de TK m. 339/2-f uyarınca yıllık kardan pay alınabilmesi kazanç payı- için esas sözleşmede bu yönde bir hükmün olması şarttır. Kârdan pay alınabilmesi için bunun esas sözleşmede dayanağının olması, belirtilen oranda yedek akçelerin ayrılması ve dağıtımın net kârdan yapılması gerekir. Bu koşullar sağlanmazsa kârdan pay verilmesi olanaklı olmadığından, yönetim kurulu üyeleri için bir istem hakkı da doğmaz. Haksız alınan ödemelerin koşulları oluştuğunda bunların ortaklığa geri verilmesi gerekir. Bu konuda TK m. 512 hükmü, yalnızca kâr payına ilişkin olduğu için mali hakların tümünü kapsamaz. Dolayısıyla anılan madde haksız olarak alınan mali hakların geri verilmesinde genel bir uygulama alanına sahip değildir.       

KAYNAKÇA

•          Çamoğlu, Ersin/ Tekinalp, Ünal/ Poroy, Reha, Ortaklıklıklar Hukuku I, 14.Bası, 2020.

•          Özdoğan Daloğlu, Tuğba; “Anonim Ortaklıkta Mali Hükümler”, Editör: Mehmet Helvacı, Nurgül Yıldız, Ahmet Özsoy, Mahmut Arif Koçak, On İki Levha Yayıncılık, Aralık 2021.

•          Şener, Oruç Hami; Ortaklıklar Hukuku, Seçkin Yayıncılık, 2019.

•          Pulaşlı, Hasan, Şirketler hukuku, Karahan Kitabevi, 2009.

•          Yıldırım, Fatih; “Anonim Ortaklık Yönetim Kurulu Üyelerinin Mali Haklarından Kardan Pay Alma Hakkı İle Huzur Hakkı”, Kapanaltı Dergisi, 2023, s.1-28.

•          Tekinalp, Ünal/ Poroy Reha, Çamoğlu Ersin, Sermaye Ortaklıklarının Yeni Hukuku, 5. Bası, İstanbul, 2020, N. 12-115.

•          Yargıtay 23. Hukuk Dairesi, T. 07.10.2013, E. 2013/457, K. 2013/6126,

•          İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi, T. 17.06.2020, E. 2020/567, K. 2020/593.

•          Yargıtay 23. Hukuk Dairesi, T. 24.10.2011, E. 2011/178, K. 2011/1235.

•          Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, T. 27.09.2010, E. 2009/3004 K. 2010/9290.

•          Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, T.10.05.2010, E. 2010/5400, K. 2010/5060.

•          Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, T. 08.01.2020, E. 2019/1419, K. 2020/164,

•          Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, T. 03.12.2015, E. 2014/18093, K. 2015/12978,


[1] Bu hususta bkz: Özdoğan Daloğlu, Tuğba;Anonim Ortaklıkta Mali Hükümler, On İki Levha Yayıncılık, Aralık 2021, s. 251 vd.

[2] Tekinalp, Ünal (Poroy Reha, Çamoğlu Ersin), Sermaye Ortaklıklarının Yeni Hukuku, 5. Bası, İstanbul, 2020, N. 12-115.

[3] Yargıtay 23.HD. T. 24.10.2011, 2011/178 E., 2011/1235 K.

[4] Yargıtay 11. HD., T. 14.10.2010, E. 2009/142 K. 2010/10283

[5] Yargıtay 23. HD., T. 07.10.2013, 2013/4579 E., 2013/6126 K.

[6] Çamoğlu, Ersin (Tekinalp, Ünal/Poroy, Reha), Ortaklıklılar Hukuku I, 14.Bası, 2020, s. 409, No: 560.

[7] Yıldırım, s. 9.

About The Author:

  • Fırat BAYEZİT

    Fırat Bayezit has graduated from the Istanbul University Law School in 2015 and has started his academic profession as a research assistant at Bandirma University Faculty of Economics and Administrative Sciences, Commercial Law Department in 2017. He has completed his master studies in 2019 and continues his doctorate education, which he started in Istanbul University in 2020.

    His areas of expertise are Company Law, Competition Law, Capital Market Law, Merger and Acquisition, Compliance, Dispute Resolution Law and Intellectual Property Law.

    Mr. Bayezit is a member of the Istanbul Bar Association. He has a book published by well-known publishers.

    View all posts
Latest Articles In The Law Bulletin
Fırat BAYEZİT
Serpil ÖZCAN
Nurulhüda Erdeve
Mihriban Alak
Soykan Kuş

News from AESY Legal

We are pleased to share with you the latest updates from AESY, including the events we participate in or organize, our office activities, and much more.