Girişim Sermayesi Yatırım Ortaklıklarının İşlevi, Hukukî Niteliği Ve Finansal Avantajları

Girişim Sermayesi Finansman Yöntemi

Günümüz küresel dünyasında teknolojik gelişmelerle beraber, ülkelerin iç ve dış ticaret hacimleri her geçen gün artmakta olup hiç kuşkusuz bunun neticesinde ticaretin ana aktörleri arasında yer alan şirketler de giderek önem kazanmaktadır. Bu ticari faaliyetlerin sürdürülebilir olması için ise şirketlerin mevcut mal ve hizmet üretimlerini devam ettirmelerinin yanı sıra yenilikçi fikirler geliştirerek piyasaya var olanın dışında yeni ürünler de sürmeleri gerekmektedir.

Bununla birlikte büyüme potansiyeli olan yenilikçi fikirlere sahip girişimciler, şirketin kuruluş aşamasından ürünlerin pazarlanma aşmasına kadarki tüm süreç boyunca, finansman sıkıntısı çekebilmektedir. Zira özellikle başlangıç aşamasında, girişimciler açısından şirket içi kaynaklardan fon yaratmak mümkün olmadığı gibi, kişisel tasarruflar ile yakın çevreden alınan borçlar da yeterli olmamakta, klasik finansman kaynaklarının başında gelen banka kredilerine erişim ise yeterli nakit akışı bulunmaması ve teminatlanma sağlanamamasından dolayı çok zor olmaktadır. Bu noktada yenilikçi ve yaratıcı fikirleriyle ekonomik büyüme potansiyeline sahip olan şirketlerin, gerek kuruluş aşamasında gerekse yaşam döngülerinin farklı aşamalarında, finansman ihtiyaçlarını giderebilmek amacıyla ortaya çıkan alternatif finansman yöntemlerinden biri girişim sermayesi finansman yöntemidir.

Girişim sermayesi finansmanı, özellikle 2. Dünya Savaşı akabinde başlayarak günümüze kadarki süreçte, ABD, İngiltere, Almanya, Japonya gibi gelişmiş ekonomilere sahip ülkeler başta olmak üzere, birçok ülkede benimsenerek yeterli finansal gücü bulunmayan girişimcilerin yatırım fikirlerini hayata geçirmesine katkı sağlamıştır. Türkiye’de ise girişim sermayesine yönelik uygulamalar 1980’li yıllarda başlamış olup 2000’li yılların başından itibaren yurtdışı menşeli girişim sermayesi kurumlarının ülkemize yaptığı yatırımlar başta olmak üzere, bu alanda yapılan yatırımlarla Türkiye’de girişim sermayesine olan ilgi daha da artarak günümüze kadar devam etmiştir.

Girişim Sermayesinin Tanımı ve İşlevi

İngilizcede “private equity” şeklinde isimlendirilen “girişim sermayesi” kavramı, yabancı literatürde özellikle yatırım yapılan aşama, yatırımın miktarı, yatırımda kalış süresi gibi farklı kıstaslar göz önünde bulundurularak tanımlanmakta olup daha erken aşamadaki yatırımları ifade etmekte olan ve İngilizcede “venture capital” olarak adlandırılan “risk sermayesi” kavramından ayrılmaktadır. Bu iki kavram arasında böyle bir ayrım olmasına rağmen, özünde daha erken aşamadaki yatırımlar için kullanılan risk sermayesi, girişim sermayesinin kapsadığı bir kavram olarak karşımıza çıkmakta olup Türk sermaye piyasası hukukunda da bu anlamda ele alınmaktadır.

Şöyle ki; Sermaye Piyasası Kurulu (“SPK”) tarafından “girişim sermayesi” kavramı, “risk sermayesi” kavramını da içerecek biçimde, fikirlere ve hâlihazırda başlangıç evresindeki yeni kurulan şirketlere yapılmış olan yatırımların yanı sıra, satın almaları, yeniden yapılandırmaları ve büyüme stratejisi güden genelde 3-10 senelik şirketlere yapılan büyüme ile genişleme yatırımlarını da içine alacak şekilde kullanılmaktadır. Diğer deyişle girişim sermayesi kavramı hâlihazırda başlangıç evresindeki yeni kurulan şirketlere yapılmakta olan yatırımların yanında bir şirketin yaşam döngüsünde kuruluşundan sonraki aşamalarda gerçekleştirilen yatırımları da kapsamaktadır.

Girişim sermayesinin işlevlerinin başında finansman fonksiyonu gelmekte olup bu bağlamda girişim sermayesi kişisel tasarruflar, aile ve yakın çevreden alınan borçlar ile banka kredileri gibi klasik finansman araçlarına alternatif bir yöntem olarak karşımıza çıkmaktadır. Bununla birlikte girişim sermayesi, yeterli finansman kaynağına sahip olmayan girişimci açısından bir finansman yöntemi iken, girişim sermayedarı açısından bir yatırım aracıdır. Ayrıca girişim sermayedarları burada şirketlere finansal desteğin yanında yönetsel ve teknik destek vererek bu şirketlerin sağlıklı büyümesini ve kurumsallaşmasını da sağlamaktadır.

Girişim Sermayesi Yatırım Ortaklıkları

Girişim sermayesi yatırımı gerçek ve tüzel kişiler tarafından farklı şekillerde yapılabilse de, girişim sermayesi genel olarak yeterli finansal gücü bulunmayıp yenilikçi iş fikirlerine sahip olan “girişimci”, girişimciye yeterli sermayeyi sağlayabilecek “girişim sermayesi yatırımcısı” ile bu iki tarafı bir araya getirerek sürece aracılık eden “girişim sermayesi şirketi” olmak üzere üç temel unsura sahiptir. Girişim sermayesinin taraflarından birisi olan girişim sermayesi şirketleri ülkeden ülkeye değişen hukuki düzenlemelere tabi olarak değişik isimler altında kurulmaktadır. Bir yatırım kararı olan girişim sermayesi yatırımını kişiler veya herhangi bir şirketin de yapabilmesi mümkün olmasına rağmen, ülkemizde sermaye piyasası mevzuatıyla girişim sermayesi yatırımları için girişim sermayesi yatırım ortaklığı (“GSYO”) ve girişim sermayesi yatırım fonu şeklinde ikili bir model getirilmiştir. İşbu çalışmanın konusu olan GSYO modeli, SPK düzenlemelerine tabi olan, halkın da yararlandırılacağı şekilde nihai olarak ortaklık paylarının halka arzını veya nitelikli yatırımcıya satışını amaçlayan ve birçok vergisel avantaj sunan yatırım ortaklığı yapısını ifade etmektedir. Bu yapıda, girişimci ve girişim sermayesi yatırımcısını bir araya getirerek sürece aracılık eden girişim sermayesi şirketi ise “girişim sermayesi yatırım ortaklığı” şeklinde karşımıza çıkmaktadır.

Ülkemizde girişim sermayesine olan ilginin artmasına paralel olarak GSYO’lar da önem kazanmıştır. Bu noktada kurulan GSYO’ların ve bu ortaklıklar tarafından yatırım yapılan girişimlerin sayısı ile bu yatırımların toplam büyüklüğünün giderek artması bu ortaklıklara olan ilginin bir göstergesidir.

Türkiye’de girişim sermayesine ilişkin 1993 yılındaki ilk yasal düzenlemenin akabinde 1998, 2003 ve 2013 yıllarında hazırlanan ikincil düzenlemelerle mevzuat güncellenmiş olup günümüzde GSYO’ları konu alan temel düzenleme 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun (“SerPK”) yatırım ortaklıklarına ilişkin 48 ve 49’uncu maddelerine dayanılarak 2013 yılında hazırlanan Girişim Sermayesi Yatırım Ortaklıklarına İlişkin Esaslar Tebliği (III-48.3)’dir (“Tebliğ”). Bu itibarla Türk hukukunda GSYO’lar SerPK’ya tabi kurulan ve faaliyet gösteren bir sermaye piyasası kurumu olarak karşımıza çıkmaktadır.

Girişim Sermayesi Yatırım Ortaklığının Tanımı ve Hukuki Çerçevesi

Tebliğ’in “Ortaklık tanımı” başlıklı 4’üncü maddesi gereğince, “Girişim sermayesi yatırım ortaklığı, bu Tebliğ ile belirlenmiş usul ve esaslar dâhilinde, girişim sermayesi yatırımları, sermaye piyasası araçları ve Kurulca tarafından belirlenecek diğer varlık ve haklardan oluşan portföyü işletmek amacıyla paylarını ihraç etmek üzere kurulan veya esas sözleşme değişikliği yoluyla dönüşen, Kanun’un 48’inci maddesinde sınırı çizilen faaliyetler çerçevesinde olmak kaydı ile bu Tebliğ’de izin verilen diğer faaliyetlerde bulunabilen ve kayıtlı sermaye sistemine tabi anonim ortaklık olan sermaye piyasası kurumudur.”

Tebliğ’de yapılan bu tanımdan da anlaşılacağı üzere, GSYO’lar iki farklı şekilde kurulabilmekte olup bu kuruluş yöntemlerinden ilki ortaklığın en başta GSYO şeklinde kurulması, diğeri ise daha önce kurulmuş olan bir anonim şirketin esas sözleşmesini mevzuata uygun şekilde değiştirerek GSYO’ya dönüşmesidir.

Her ne kadar GSYO’lar anonim şirket şeklinde kurulan ticaret şirketleri arasında yer alsa da, bu ortaklıklar SerPK ve buna dayanılarak çıkarılan ikincil mevzuata tabi olduğundan dolayı, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenen tipik bir anonim şirketten farklılaşmaktadır. Şöyle ki; bu ortaklıkların kuruluş ve/veya dönüşüm başvuruları SPK iznine tabi olup bu başvuruların kabul edilebilmesi için ortaklıkların kayıtlı sermaye sistemine tabi anonim şirket olarak kurulması, Tebliğ’de belirtilen asgari sermaye tutarına sahip olması, paylarının nakit karşılığı çıkarılarak pay bedellerinin tam ve nakden ödenmesi, ticaret ünvanında “Girişim Sermayesi Yatırım Ortaklığı” ibaresine yer verilmesi, ortaklarının, yönetim kurulu üyelerinin ve genel müdürün Tebliğ’de belirtilen şartları taşıması, esas sözleşmesinin SerPK ve Tebliğ hükümlerine uygun olması, Tebliğ’de belirtilen süre içinde sermayesinin %25’i oranındaki paylarının halka arz edileceği ya da nitelikli yatırımcıya satılacağı hususunun SPK’ya taahhüt edilmesi, paylarını halka arz edecek ortaklıklarda ortaklardan en az birisinin Tebliğ’deki şartları taşıyan lider sermayedar olması gerekmektedir. Yanı sıra ortaklıkların Tebliğ’deki esaslara göre imtiyazlı pay ihraç edebilmesi, belirli hallerde paylarının devrinin SPK iznine tabi olması, Tebliğ’deki sınırlamalara uygun olarak faaliyetlerini yürütebilmesi, yine Tebliğ’de belirtilen kamuyu aydınlatma ve yatırımcıların bilgilendirilmesi yükümlülüklerine uymak zorunda olması gibi hususlar da bu ortaklıkların tipik bir anonim şirketten kısmen veya tamamen ayrılan yanlarıdır.

Görüldüğü üzere, GSYO’lar kuruluş ya da dönüşüm işlemlerinin tamamlanmasından sonra Tebliğ’de belirtilen süre içerisinde sermayesinin %25’i oranındaki paylarını halka arz etmek veya nitelikli yatırımcıya satmak zorundadırlar. Bu bağlamda GSYO’ların sermayesinden yönetimine kadar birçok noktada tipik bir anonim şirkete göre farklı özellikler taşıması yerindedir. Kaldı ki GSYO’ların paylarının halka arz edilmesi veya nitelikli yatırımcıya satılması bir yandan ülke ekonomisinin ve sermaye piyasalarının gelişimine, öte yandan bu ortaklıkların daha kurumsal ve profesyonel bir yapıya kavuşmasına katkı sağlamaktadır.

Ayrıca GSYO’lara ilişkin mevzuat incelendiğinde, payların ihracı ve satışına ilişkin halka arz veya nitelikli yatırımcıya satış yöntemlerinden hangisinin seçildiğine göre, GSYO’ların tabi olduğu esaslar kendi içerisinde de farklılaşmaktadır. Bu itibarla daha iyi araştırma ve değerlendirme yapabilen nitelikli yatırımcılar daha az korunmaya ihtiyaç duyduklarından dolayı, paylarını sadece nitelikli yatırımcılara satan ortaklıkların tabi olduğu kurallar, paylarını halka arz eden ortaklıklara kıyasla esnetilmiştir.

Girişim Sermayesi Yatırım Ortaklıklarının Sağladığı Vergisel Avantajlar

Girişim sermayesi yatırımlarının teşvik edilmesi amacıyla, yatırımcılara birçok vergisel avantaj sunulmuş olup bunları aşağıdaki şekilde sıralamak mümkündür:

  • 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu (“KVK”) m.5/f.1’in (d) bendinin 3’üncü alt bendi gereğince, Türkiye’de kurulu GSYO’ların kazançları ile KVK m.5/f.1’in (a) bendinin 3’üncü alt bendi uyarınca, kurumların tam mükellefiyete tabi GSYO’ların hisse senetlerinden elde ettiği kar payları kurumlar vergisinden istisnadır.
  • KVK m.15/f.3’te GSYO’ların kazançlarından dağıtılsın veya dağıtılmasın kurum bünyesinde %15 oranında vergi kesintisi yapılacağı belirtilmesine rağmen, 12.01.2009 tarihli ve 2009/14594 sayılı Bakanlar Kurulu kararnamesi ile GSYO kazançlarından yapılacak stopaj kesintisi oranı sıfıra indirilmiştir.
  • Kurumlar Vergisi Tebliği (Seri No: 1) m.15.3.10 gereğince, GSYO’ların kazançları, ayrıca kar dağıtımına ilişkin vergi kesintisine tabi olmayacaktır.
  • 213 sayılı Vergi Usul Kanunu m.325/A uyarınca, diğer şirketlerin Türkiye’de kurulmuş veya kurulacak GSYO’lara sermaye olarak konulmak üzere, girişim sermayesi yatırım fonu şeklinde ayırdıkları gelirleri de vergiden istisnadır.
  • 488 sayılı Damga Vergisi Kanunu 2 Sayılı Tablo/IV’ün 50’nci bendi gereğince, GSYO’larla ilgili düzenlenen sözleşmeler ile bu sözleşmelere ilişkin düzenlenen diğer kâğıtlar damga vergisinden istisna tutulmuştur.

About The Author:

  • Soykan Kuş

    Soykan Kuş graduated from Galatasaray University with a degree in Political Science and ranked fourth in his class upon graduating from the Faculty of Law at Marmara University. He completed his master’s degree in Private Law at Istanbul University, with a thesis titled "Venture Capital Investment Partnerships in Turkish Law." Previously, he worked as an inspector at a bank and held positions as Director of Investor Relations at various companies. Kuş has provided consultancy services in fields such as banking and finance, capital markets, investor relations, investment partnerships and investment funds. He currently continues his professional career as a mediator and attorney.

    View all posts
Latest Articles In The Law Bulletin
Fırat BAYEZİT
Serpil ÖZCAN
Nurulhüda Erdeve
Mihriban Alak
Soykan Kuş

News from AESY Legal

We are pleased to share with you the latest updates from AESY, including the events we participate in or organize, our office activities, and much more.