I. Giriş
Çek, Türk Ticaret Kanunu’nda (TTK) düzenlenen kıymetli evraklardan biridir. Özellikle ticari hayatta güvenli ödeme aracı olarak kullanılan çek, aynı zamanda devredilebilir niteliktedir. Bu devretme işlemi genellikle ciro yoluyla gerçekleştirilir. Ancak çekin ibraz edilmesinden sonra yapılan ciro işlemlerinin hukuki niteliği, geçerliliği ve hüküm ifade edip etmeyeceği uygulamada ve öğretide tartışmalara yol açmaktadır.
II. Çekin Hukuki Niteliği ve Ciro İşlemi
Çek, belirli şekil şartlarını taşıyan, muhatap bankaya hitaben yazılan ve görüldüğünde ödenmesi gereken bir ödeme vaadini içeren kıymetli evraktır. (TTK m. 780 vd.). Çekin temel işlevi, belirli bir meblağın bankadaki bir hesaptan başka bir kişiye ödenmesini sağlamaktır. Bu ödeme işlemi, genellikle çekin yetkili hamil tarafından bankaya ibrazı ile gerçekleşir.
Ciro ise kambiyo senetlerine özgü bir devir şeklidir. Çekte ciro, çekten doğan hakkın, çek üzerindeki devir beyanı ve hamile teslimi ile bir başka kişiye geçmesini ifade eder. Türk Ticaret Kanunu m. 788’e göre, “Açıkça “emre yazılı” kaydıyla veya bu kayıt olmadan belirli bir kişi lehine ödenmesi şart kılınan bir çek, ciro ve zilyetliğin geçirilmesiyle devredilebilir.“
Çek üzerinde yer alan cironun amacı, çeki başka bir kişiye devretmektir. Ciro, kıymetli evrakın devrine özgü bir işlem olup hem temlik hem de kambiyo taahhüdü içermektedir. Ciro, kayıtsız ve şartsız olmalı, ayrıca cirantanın imzasını taşımalıdır. Ciro, çekin tedavülünü kolaylaştırmakla birlikte çekin hamiline karşı müteselsil sorumluluk yaratarak ödeme güvenliğini artırır.
III. Çekin İbraz Süresi ve Hükmü
İbraz, çekin ödeme için muhatap bankaya sunulmasıdır. Türk Ticaret Kanunu m. 796’da çekin ibraz süreleri açıkça belirtilmiştir.
“ MADDE 796-(1) Bir çek, düzenlendiği yerde ödenecekse on gün; düzenlendiği yerden başka bir yerde ödenecekse bir ay içinde muhataba ibraz edilmelidir.
(2) Ödeneceği ülkeden başka bir ülkede düzenlenen çek, düzenlenme yeri ile ödeme yeri aynı kıtada ise bir ay ve ayrı kıtalarda ise üç ay içinde muhataba ibraz edilmelidir. Bu bakımdan, bir Avrupa ülkesinde düzenlenip de Akdenize sahili bulunan bir ülkede ödenecek olan ve aynı şekilde Akdenize sahili olan bir ülkede düzenlenip bir Avrupa ülkesinde ödenmesi gereken çekler aynı kıtada düzenlenmiş ve ödenmesi şart kılınmış sayılır.”
Bu süreler, çekte yazılı olan düzenlenme tarihinin ertesi günü başlar ve hak düşürücü niteliktedir. Süresi içinde çeki muhataba ibraz etmeyen hamil, tüm sorumlulara, hatta düzenleyene karşı da kambiyo hukukuna dayalı başvurma hakkını kaybeder (TTK m. 808). Öte yandan, süresi içinde ibraz edilmeyen bir çek hakkında Çek Kanunu’nda öngörülen cezai yaptırıma ilişkin hükümlerin uygulanması da mümkün olmayacaktır. (ÇekK 5/1)[1]
İbraz süresi sona erdiğinde, çek artık kambiyo senedi olma vasfını önemli ölçüde yitirir. Bu durum, ibrazdan sonra yapılan cironun kambiyo senedi hukukuna göre hüküm doğurup doğurmayacağı sorununu ortaya çıkarır.
Banka, ibraz edilen çekin şekil şartlarına uygunluğunu, hamilin yetkisini ve hesapta yeterli karşılık bulunup bulunmadığını kontrol etmekle yükümlüdür. Eğer hesapta yeterli karşılık yoksa veya çekin ödenmeme nedenleri mevcutsa (örneğin imza uyumsuzluğu, sahtecilik iddiası) banka çek bedelini ödemez.
Bununla birlikte, 5941 sayılı Çek Kanunu’nun 3. Maddesinin 4. Fıkrası ile “Hamilin talepte bulunması hâlinde, karşılıksızdır işlemi; çekin arka yüzüne tahsil için bankaya ibraz edildiği tarih, hesap durumu, bankanın yükümlülüğü çerçevesinde ödediği miktar ve ibraz eden gerçek kişinin adı ve soyadı yazılmak, bu kişinin tüzel kişi adına bedeli tahsil etmesi hâlinde bu husus belirtilmek ve bu kişi ile birlikte banka yetkilisi tarafından imzalanmak suretiyle yapılır. Banka tarafından ödenen miktar düşüldükten sonra karşılıksız kalan tutar açıkça belirtilir.” Şeklinde belirtilmek suretiyle karşılıksızdır işleminin esasları düzenlenmiştir. Bu işlem, hamilin başvuru hakkını kullanabilmesi için yasal bir ön koşuldur.
IV. Çekin Ciro Edilebileceği Süre
Türk Ticaret Kanunu uyarınca, çek bakımından ayrıca iki günlük bir protesto süresi düzenlenmemiş olup protestonun (veya muadili tespitlerin) çekin ibraz süresi sona ermeden çekilmesi gerekmektedir. (TTK m.809) Bu nedenle, çekin, vadeden önce veya ibraz süresinin sonuna kadar olmak kaydıyla vadeden sonra ciro yoluyla devredilmesinde herhangi bir engel bulunmamaktadır (TTK m. 690). Çekin bankaya ibraz edildiği ancak ibraz müddetinin dolmadığı halde, ibrazdan veya protestonun çekilmesinden (veya muadili tespitin yapılmasından) sonra yapılan ciro “alacağın temliki” hükümlerine tabiidir.[2]İbraz süresinin dolmasından sonra yapılan ciroda da durum aynıdır.[3]
Bu kapsamda, ibraz süresi geçtikten sonra yapılan ciro, çekin bir kıymetli evrak ve kambiyo senedi olma vasfını tamamen ortadan kaldırmaz.[4] Ancak cironun hukuki niteliği kökten değişir. Artık bu ciro, Türk Ticaret Kanunu’nun kambiyo senetlerine ilişkin ciro hükümlerine değil Türk Borçlar Kanunu’nda düzenlenen alacağın temliki (devri) hükümlerine tabi olur.
V. Bankaya İbrazdan veya İbraz Süresinin Geçmesinden Sonraki Cironun Hükmü
Çekin ibrazından sonra yapılan cironun hükmü, Türk Ticaret Kanunu’nun 793. maddesi çerçevesinde değerlendirilmektedir. Bu maddeye göre:
“Protestonun düzenlenmesinden veya aynı nitelikte bir belirlemeden veya ibraz süresinin geçmesinden sonra yapılan ciro, ancak alacağın temlikinin sonuçlarını doğurur.“
Bu hüküm, çekin kambiyo senedi olma vasfı ve cironun hukuki niteliği açısından önemli sonuçlar doğurur. İbraz süresi geçmiş veya ibraz edilmekle birlikte ibraz süresi henüz sona ermemiş bir çekin ciro yoluyla devredilmesi halinde, bu ciro kıymetli evrak hukukuna tabi bir devir işlemi gibi sonuç doğurmaz. Poliçeden farklı olarak çekte, ibraz süresi içerisinde ödenmeme protestosu çekildikten (veya muadili tespit yapıldıktan sonra) sonra yapılan ciro “gecikmiş ciro” olarak tanımlanır ve işbu devir daha önce de bahsedildiği üzere alacağın temliki hükümlerine tabiidir.[5]
VI. Alacağın Temliki Hükmünün Sonuçları
Çek bakımından, alacağın temlikinden farklı olarak kıymetli evrakta senedin teslimi ile ödeme yapıldığından, devreden cirantaya, senet teslim alınmaksızın iyi niyetle ödeme yapılmışsa bile ödeme yapıldığına ilişkin def’i hamile karşı öne sürülemez.[6]
Bununla birlikte, çekin bankaya ibraz edildiği ancak ibraz müddetinin dolmadığı halde, ibrazdan (ödenmeme durumu çek üzerine işlendikten sonra) veya protestonun çekilmesinden sonra yapılan cironun alacağın temliki hükmünde olduğu kabul edilerek senet metninden anlaşılan defiler ile kişisel defilerin senedi devralana/hamile karşı da ileri sürülebileceği kabul edilmektedir.[7]
Ancak, çekin kanuni ibraz süresi geçtikten sonra ciro edilmesi halinde, kişisel defilerin ciro edilene karşı ileri sürülüp sürülemeyeceği hususunda doktrinde farklı görüşler bulunmaktadır.
Doktrindeki bir görüşe göre, çekin ibraz süresinin sona ermesinden sonra yapılan ciro bakımından, ciro eden kişiye karşı ileri sürülebilecek şahsi defiler, çeki devralana/hamile karşı da ileri sürülebilecektir.[8]
Doktrindeki diğer bir görüşe göre ise, çekte ibraz süresinin sona ermesinden sonra yapılan ciroda, ciro edilene karşı şahsi defilerin ileri sürülmesi mümkün değildir. Çek, yasal ibraz süresi dolduktan sonra bankaya ibraz edilirse ve keşideci tarafından bu tarih itibariyle çekten cayılmamışsa, banka ödeme yapıp yapmama konusunda tamamen kendi takdirine göre hareket edebilir. Bankanın ödemeyi gerçekleştirdiği veya ödemeden kaçındığı her iki durumda da, keşideci veya hamil açısından herhangi bir sorumluluğu bulunmamaktadır. İbraz süresi geçmesine rağmen keşideci çekten caymamışsa ve bankanın çekin ibraz süresi geçmesine rağmen cayılmaması nedeniyle ibrazla birlikte çek bedelini hamile ödediği halde, çek yalnızca ödeme makbuzu niteliğinde olup kambiyo senedi vasfını yitirir. Bu halde, keşide edenin, çeki ibraz süresi geçtikten sonra ciro ettiği kişiye karşı sahip olduğu şahsi itiraz haklarını, çeki tahsil eden hamil yönünden ileri sürümeyeceği belirtilmektedir.[9]
Ayrıca, gecikmiş ciro, alacağın temliki hükmünde olduğundan teminat işlevi bulunmamakta[10] ve devralana kambiyo hukukundan doğan müracaat haklarına başvurma imkânı da tanımamaktadır. Devralan hamil ancak genel hükümlere göre tazminat hakkına sahiptir.[11] Gecikmiş ciro, alacağın temliki hükmünde olduğundan, çeki devralan hamile kambiyo hukukunun sağladığı mücerretlik, soyutluk ve def’i ileri sürme yasağı gibi haklar ile tedavül güvenliğinden yararlanamaz. Bu ciro, TTK m. 686/2 gereğince iyi niyetle iktisabın korunmasını sağlamaz.[12]
Son olarak, gecikmiş ciro ile senedi devralan kişi, çek bakımından düzenlenen cezai sorumluluk kapsamındaki şikayet hakkına sahip değildir.[13]
VII. Yargıtay İçtihatları
Yargıtay, özellikle icra hukuku ve çek uyuşmazlıklarında, TTK m. 793 hükmünü istikrarlı bir şekilde uygulamaktadır. Yargıtay 12. Hukuk Dairesi, birçok kararında, ödenmeme durumunun tespitinden veya ibraz süresi geçtikten sonra yapılan ciroların alacağın temliki hükmünde olduğunu ve bu durumda borçlunun temlik eden cirantaya karşı ileri sürebileceği def’ileri yeni hamile karşı da ileri sürebileceğini açıkça belirtmiştir.[14]
Bununla birlikte, Yargıtay, lehtara karşı ileri sürülebilecek def’ilerin, ödenmemenin tespitinden sonra çeki iktisap eden kişiye karşı da ileri sürülebileceğini belirtmektedir.[15] Bu görüşe göre, çek lehtarın dışındaki bir hamil tarafından devredilmişse, bu durumda düzenleyen sadece çeki devreden kişiye karşı ileri sürebileceği kişisel defileri alacağın temliki hükümleri kapsamında devralan kişiye karşı da ileri sürebileceğinden, bu olasılıkta artık lehtara karşı ileri sürülebilecek defilerin devralana karşı ileri sürülmesi mümkün değildir.[16]
Ayrıca Yargıtay da, gecikmiş ciro ile senedi devralan hamilin şikayet hakkına sahip olmadığını kabul etmektedir.[17]
VIII. Sonuç ve Değerlendirme
Çekin bankaya ibraz edilmesinden sonra yapılan ciro, hukuken geçersiz değildir; ancak kambiyo hukukuna göre hüküm doğurmaz. Bu tür ciro, Türk Ticaret Kanunu’nun 793. maddesi uyarınca alacağın temliki olarak değerlendirilir ve yalnızca Türk Borçlar Kanunu hükümlerine tabidir. Bu nedenle, çekin ibrazından sonra yapılan ciro ile senedi devralan kişi, kambiyo senetlerine özgü korumalardan, tedavül güvenliğinden ve emre yazılı kıymetli evraka ilişkin defi sisteminden yararlanamaz. Aksine, devralan, alacağı temlik eden cirantanın borçluya karşı sahip olduğu tüm şahsi def’ilerle karşılaşma riski taşır.
Uygulamada bu konuda oluşabilecek hak kayıplarının önlenmesi için, çekin tedavülünde dikkat edilmesi, çek üzerindeki ciro işlemlerinin ibraz süresi ve ödeme durumu dikkate alınarak yapılması önem taşımaktadır.
Kaynakça
- Can Bayhan, Dilan, Kambiyo Senetlerinde Ciro, Dicle Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2023.
- Coşkun, Mahmut, Hukuki ve Cezai Yönleriyle Kıymetli Evrak Hukuku, Seçkin Yayıncılık, 6. Baskı, Ankara 2021.
- Gencer, Abdullah Revaha, Kıymetli Evrakta Ciro Kavramı, On İki Levha Yayıncılık, İstanbul 2020.
- Hacıömeroğlu, Abdülhamit Oğuzhan, Kıymetli Evrak Hukukunda Ciro, Yetkin Yayınları, Ankara 2017.
- Kendigelen, Abuzer, Çek Hukuku, On İki Levha Yayıncılık, 5. Baskı, İstanbul 2019.
- Kendigelen, Abuzer, Çek Hukuku, On İki Levha Yayıncılık, 6. Baskı, İstanbul 2021.
- Kendigelen, Abuzer, İsmail Kırca, Kıymetli Evrak Hukuku, On İki Levha Yayıncılık, 5. Baskı, İstanbul 2021.
- Öztan, Fırat, Kıymetli Evrak Hukuku, Turhan Kitabevi, 2. Baskı, Ankara, 1997.
- Poroy, Reha, Ünal Tekinalp, Kıymetli Evrak Hukuku Esasları, Vedat Kitapçılık, 21.Baskı, İstanbul 2013.
- Pulaşlı, Hasan, Kıymetli Evrak Hukukunun Esasları, Adalet Yayınevi, 9. Baskı, Ankara 2021.
- Yargıtay 12. Hukuk Dairesi, E. 2433 – K. 2426, 22.02.1995 T.
- Yargıtay 12. Hukuk Dairesi, E. 1256 – K. 8014, 09.06.1992 T.
- Yargıtay 12. Hukuk Dairesi, E. 2007/6956, K. 2007/9165, 07.05.2007 T.
- Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, E.1992/7603 – K. 1993/623, 04.02.1993 T.
- Yargıtay Ceza Genel Kurulu 22.10.1990 tarih ve 7-222/327 sayı
[1] Kendigelen, A. & Kırca, İ. Kıymetli Evrak Hukuku , s. 316.
[2] “Bir cironun, bu şekilde, alacağın temliki hükümlerini doğurmasının, alacaklının “yetkili hamil” olmasını engellemeyeceği tabiidir.” (Yargıtay 12. Hukuk Dairesi, E. 2433 – K. 2426, 22.02.1995 T.)
[3] Öztan, F., Kıymetli Evrak Hukuku, s.1150 – s. 1151
[4] “Çekin ibrazından sonra ciro edilmiş olması, senedin çek vasfını kaybetmesine sebep olmaz; ancak böyle bir ciro, alacağın temliki sonucunu doğurur.” (Yargıtay 12. Hukuk Dairesi, E. 1256 – K. 8014, 09.06.1992 T.)
[5] Gencer, A.R., Kıymetli Evrakta Ciro Kavramı, s. 68; Hacıömeroğlu, O., Kıymetli Evrak Hukukunda Ciro, s. 81.; Bayhan, D.C., Kambiyo Senetlerinde Ciro, s. 61
[6] Kendigelen, A., & Kırca, İ., Kıymetli Evrak Hukuku, s. 220; Kendigelen, A., Çek Hukuku, s.245
[7] Kendigelen, A., Çek Hukuku, s.252; Pulaşlı, Kıymetli Evrak Hukukunun Esasları, s. 182
[8] Kendigelen, A., Çek Hukuku, s.252
[9] Pulaşlı, Kıymetli Evrak Hukukunun Esasları, s. 182
[10] Kendigelen, A., Çek Hukuku, s.253
[11] Öztan, F., Kıymetli Evrak Hukuku, 1997, s. 572., Bayhan, D.C., Kambiyo Senetlerinde Ciro, s. 65
[12] Bayhan, D.C., Kambiyo Senetlerinde Ciro, s. 65
[13] Kendigelen, A., Çek Hukuku, s.254
[14] “TTK.nun 705/1. maddesi gereğince ibraz müddetinin geçmesinden sonra yapılan bir ciro (alacağın temliki) hükümlerini doğurur. Bu nitelikteki bir cironun tespiti halinde dayanak belge kambiyo senedi vasfını kaybetmez. Ancak, borçlu Borçlar Kanunu’nun 162 ve sonraki maddeleri gereğince lehdara karşı ileri sürebileceği defilerini hamile karşıda beyan edebilir. Bunun için yukarıda açıklandığı üzere takip alacaklısına alacağın temliki sonuçlarını doğuracak bir cironun varlığı zorunludur.” (Yargıtay 12. Hukuk Dairesi, E. 2007/6956, K. 2007/9165, T: 07.05.2007)
[15] “…Davalı çekin bankaya ibrazından sonra bu çeki ciro suretiyle aldığını beyan etmiştir. Bu durumda, dava konusu çekin ibrazından sonra davalı(nın) eline geçtiği anlaşılmıştır. Böyle bir ciro, alacağın temliki niteliğindedir. Hal böyle olunca davacı, çekin (ibrazdan sonra devreden) ilk hamiliyle olan hukuki ilişkiyi davalıya karşı ileri sürmek hakkını haizdir. Yani, davacı çekin ilk hamiline karşı ileri sürebileceği def’ileri davalıya da ileri sürebilir. …” (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, E.1992/7603 – K. 1993/623, T:04.02.1993)
[16] Kendigelen, A., Çek Hukuku, s.253-s.254
[17] “… Çekin ibrazından sonra bu çeki ciro suretiyle alan kimse, bu çeke temlik yolu ile sahip olmuş sayılır((e)TK 705). Çeki bu biçimde alanın şikayet hakkı yoktur. …” (Yargıtay Ceza Genel Kurulu 22.10.1990 tarih ve 7-222/327 sayılı kararı)