Search
Close this search box.

Taşıma Sözleşmelerinin Hukuki Niteliği ve Uluslararası Taşımalarda Uygulanacak Hukuk

Table of Contents

Gerek ekonomik gerek sosyal yaşamımızı büyük ölçüde etki­leyen taşımacılık, değişik bakış açılarından hareketle çeşitli biçim­lerde sınıflandırılabilir. Taşımanın gerçekleştirildiği ortamı esas alarak yapacağımız sınıflandırma, bu alandaki temel ayırımı oluş­turur. Bu anlamda taşımacılık, kara, deniz, hava ve iç su taşımacı­lığı olarak bölümlenebilir. Yapılan bu sınıflandırma taşmanın, yolcu veya eşya olması dikkate alınarak, bir adım daha ileri götürülebilir ve böylece değişik ortamlarda, değişik tür taşıtlarla ya­pılan yolcu veya eşya taşımacılığından söz etme olanağı doğar. Ay­rıca özellikle 19. yüzyıldan bu yana, ulaşım araçlarının gelişimi, hızlarının artması ve farklı tabiiyetlerdeki kişiler arasındaki eko­nomik ilişkilerin yoğunlaşması, taşımacılığa yeni boyutlar kazan­dırmış ve taşımaların, ulusal-uluslararası taşımalar olmak üzere ikiye bölünmesine neden olmuştur. Genellikle, taşımanın başladığı yer ile sona erdiği yerin, iki ayrı devlet ülkesinin sınırlan içinde bulunması halinde uluslararası taşımadan söz edilir. Tek bir devlet ülkesinin sınırlan içinde gerçekleştirilen taşımalara ise ulusal taşıma denilir.

Uluslararası taşımanın yoğunluk kazanması, taşımacılık tek­niğinde de yeni gelişmeler yaratmıştır. Böylece ortaya karma taşı­malar ortaya çıkmıştır. Karma taşımalarda, sözleşme ile üstlenilmiş olan taşıma işinin yerine getirilmesi sırasında değişik tür taşıtlar peş peşe kullanılır. Örneğin A’dan D’ye taşınacak eşyanın, A – B ara­sında tren, B – C arasında gemi ve son olarak da C – D arasında uçakla taşınmasında olduğu gibi. Son zamanlarda ülkemizde hem ulusal hem de uluslararası bazda taşıma sektörü ciddi şekilde gelişmiş, bu önemine binaen MÖHÜK’da eşya taşımaya ilişkin hükümler de düzenlenmiştir.

Taşıma işlemleri TTK’nun dördündü kitap bölümünde düzenlenmişse de TTK’da taşıma işlemlerine geniş yer verilmesine rağmen taşıma sözleşmesi tanımlanmamıştır. TTK, sadece bu sözleşmelerin taraflarından biri olan ‘taşıyıcı”yı tanımlamakla yetinmiştir. (TTK 850/1 md.) Ancak, taşıyıcının tanımından yola çıkarak doktrinde taşıma sözleşmesini farklı şekilde tanımlamıştır. Buna göre doktrinde, TTK m. 850 ve m. 1138 esas alınarak çeşitli tanımlar yapılmıştır[1]. Taşıma sözleşmesini, taşıyıcının, yolcu veya eşyayı ücret karşılığında bir yerden bir yere taşımayı üstlendiği sözleşmedir.[2] Yani, taşıma sözleşmesinden söz edilebilmesi için bir taşıyıcının bulunması, taşıyıcının taşıma işlemini ücret karşılığında yapması ve yolcu veya eşya taşıma işini üstlenmesi gibi unsurların bir arada bulunması gerekir. Doktrinde taşıma sözleşmelerinin daha fazla unsurdan oluştuğuna yönelik görüşlerde vardır. Örneğin; Ülger’e göre taşıma sözleşmesi “taşıma, taşıt, taşıma taahhüdü, eşya veya yolcu taşıma, taşıyıcının yüke zilyet olması, taşıma işinin ticarî işletme faaliyeti ve meslek olarak icra edilmesi, ücret ödenmesi” unsurlarından oluştuğu belirtilmiştir[3].

Uluslararası ticaretin hacim kazanması uluslararası nitelikli taşıma­ların sayısının artmasına neden olmuştur; zira uluslararası ticaret büyük ölçüde mal alım satımlarına dayanmaktadır. Mal satımları beraberinde farklı ülke sınırları arasındaki malların taşınması gerekliliğini ortaya çıkarmaktadır. Yanı sıra ticari veya kültürel amaçlarla yolcu taşı­malarının sayısı da giderek artmaktadır.

Taşıma işlerinin birden fazla devleti ilgilendirmesi, uygulanması olası hukuk sistemlerinin sayıca artmasına ve bu hukuklardan hangisinin uygulanacağına dair taraflar arasında uyuşmazlıkların ortaya çıkmasına neden olmaktadır.

Anayasa m.90/5 uyarınca, Türkiye’nin taraf olduğu milletlerarası antlaşmalar kanun hükmündedir. Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun (“MÖHUK”) m. 1/1 uyarınca, içinde yabancılık unsuru barındıran uyuşmazlıklarda uygulanacak hukuk, MÖHUK hükümleri aracılığıyla bulunur. MÖHUK m.1/2 kapsamında milletlerarası sözleşme hükümleri saklıdır. Bu hükümleri birlikte değerlendirdiğimizde, yabancılık unsuru taşıyan milletlerarası uyuşmazlık; öncelikle bu alanda düzenlenmiş olan milletlerarası sözleşme hükümlerine göre[4], bu alanda düzenlenmiş sözleşme bulunmaması hâlinde ise MÖHUK’nın ilgili hükümlerine göre çözümlenecektir. Bu sonuç, MÖHUK m.2/1 uyarınca, hâkim, kanunlar ihtilâfı kurallarını ve bu kurallara göre belirlenen yetkili yabancı hukuku resen uygulamak zorunda olduğundan, içinde yabancılık unsuru barındıran uyuşmazlıklarda her ihtimalde izlenecek usulü ifade etmektedir.

Türkiye Cumhuriyeti’nin yolcu ve eşya taşınmasına ilişkin yaklaşık 50 ülkeyle uluslararası Karayolu Taşıma antlaşması bulunur. Eşya taşınmasına ilişkin uygulamada en sıklıkla başvurulan anlaşma CMR Konvansiyonu’dur (Convention Marchandise Routier). CMR, uluslararası karayolu taşımacılığında koşulları standardize ederek taşıyıcının sorumluluklarını belirleyen bir sözleşmedir. Türkiye’nin taraf olması sebebiyle, milletlerarası eşya taşımalarında ortaya çıkan uyuşmazlıklarda resen uygulanmaktadır. Ancak CMR, taşıma sözleşmesini bütün yönleri ile ele alan bir Sözleşme değildir. CMR’nin asli düzenleme alanı, taşıma senedi ve taşıyıcının sorumluluğu alanlarında yoğunlaşmaktadır.[5] Bu sebeple, CMR’de düzenlenmeyen alanlarda kanunlar ihtilâfı kuralları gereğince uyuşmazlığa çözüm aranırken boşluk ile karşılaşılması hâlinde uygulanacak hukuk, MÖHUK hükümlerine göre tespit edilecektir.

Diğer yandan eşya taşınmasına ilişkin demiryolu taşımalarına ilişkin COTIF sözleşmesi, havayolu taşımacılığına dair Montreal sözleşmesi, denizyolu taşımacılığına dair BM konvansiyonu uluslararası taşıma hukukunun çok taraflı hukuki düzenlemelerinden uygulamada sıklıkla başvurulanlarıdır.

MÖHUK m. 29 taşıma işlerine uygulanacak hukuku düzenlerken sadece eşya taşımalarının, konu edildiği taşıma sözleşmelerini kapsamına almıştır. Dolayısıyla yolcu taşıma sözleşmelerine MÖHUK m. 29 uygulanmaya­caktır. MÖHUK’un bu düzenlemesi karşısında, yolcu taşıma sözleş­melerine TTK’nın yolcu taşımalarına ilişkin hükümleri veya kapsamlarına girdiği ölçüde uluslararası yolcu taşımala­rına ilişkin sözleşmeler uygulanacaktır.

MÖHUK m. 29 çerçevesinde taşıma sözleşmeleri öncelikle tarafların açık veya zımni olarak seçtikleri hukuka tabı olacaktır. Tarafların hukuk seçimi yapmamış olmaları halinde ise, maddede düzenlenen bağ­lama kurallarının tatbiki ile tespit edilen hukuk sözleşmeye uygulanması gereken hukuktur. MÖHUK m. 29/3 fıkrası ise, bir istisna kuralı getirerek halin tüm şartlarına göre sözleşme ile daha sıkı ilişkili bir hukuk varsa sözleşmenin bu hukuka tabi olacağını düzenlemiştir. Ancak; Anayasa’nın m 90/5 gereğince uluslararası sözleşmelerin kanun hükmünde olması ve MÖHUK m. 1/2 gereğince milletlerarası sözleşme hükümlerinin saklı olması ile CMR’nin emredici nitelikte olması birlikte değerlendirildiğinde CMR’de kanunlar ihtilafına ilişkin hüküm bulunan hallerde MÖHUK m.29’un uygulanması mümkün olmayacaktır.

Sonuç olarak, MÖHUK yürürlükte olduğu sürece taşı­ma işlerine uygulanacak hukuk MÖHUK m. 29’da münhasıran taşıma işlerine ilişkin olarak düzenlenmiş kurallar uyarınca tespit edilecektir. Hava, kara, demiryolu ve deniz yolu ile uluslararası taşımalara ilişkin ulus­lararası sözleşmelerin kapsamlarına girdikleri ölçüde de bu sözleşmelerin maddi hukuk ve kanunlar ihtilâfı kurallarına tabi olacaktır.

[1]Gençtürk, Sorumluluk, s. 12. Taşıma sözleşmesine ilişkin tanımlar için bkz. Arkan, Taşıyıcının Sorumluluğu, s. 10; Ülgen, Sempozyum, s. 5; Franko, Hatır Nakliyatı ve Hukuki Mahiyeti Banka ve Ticaret Hukuku Araştırma Enstitüsü, Yayın No. 259, Ankara 1192, s. 2; Eriş, s. 13.

[2] Arkan, Sabih, Karada Yapılan Eşya taşımalarında Taşıyıcının Sorumluluğu Ankara 1982, s.10

[3]Ülgen, Uluslararası Taşımacılık, s. 3-9.

[4] YIIHD, 7.I0.2004, E. 2003/I3029, K. 2004/9437 sayılı karar uyarınca, CMR, Anayasa m.90 gereği bir iç hukuk kuralı hâline geldiğinden, uyuşmazlık konusu olaya CMR’nin öncelikle uygulanması gerekir. Karar metni için bkz. www.kazanci.com. Ayrıca, bir uyuşmazlığın, kendi alanında imzalanan sözleşmeye uygun olarak çözümü için, bu uyuşmazlığın, sözleşmenin uygulama maddesi kapsamında olması gerekir. Süzel, s. I3.

[5] Aydın, CMR’ye Göre Taşıyıcının Zıya, Hasar ve Gecikmeden Doğan Sorumluluğu, Arıkan Yayınevi, İstanbul 2006, s. 24.

CMR’de, her ihtimalde uygulanabilecek genel nitelikli kanunlar ihtilâfı kurallarına yer verilmemiştir. Bu konuda eleştiriler için bkz. Akıncı, Karayolu ile Milletlerarası Eşya Taşımacılığı ve CMR, Ankara I999, s. 30; Gençtürk, Sorumluluk, s. 8I-82 ve orada dn. I72; Özdemir, Sorumluluk, s. 30; Şanlı, Uluslararası Kara ve Demiryolu Taşıma Sözleşmelerine Uygulanacak Hukuk, MHB Y. 9, S. I, (I989), s. 5I; Yılmaz, CMR Hükümlerine Göre Müteakip Taşıma, İzmir 2008, s. 6.

About the Author:

Latest Articles In The Law Bulletin
Emre Salihoğlu
Nazlı KEÇECİ
Dr. Süleyman KIRAN
Alihan KIZILTEPE
Mustafa Safa TÜRE
News from AESY Legal!
Copyright © 2024 AESY Legal